Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü, Bevelstoke serisinin de ilk kitabı. Ancak baştan belirteyim serinin geri kalan kitapları dilimize çevirilmemiş. Yani yine hevesimiz kursağımızda kalacak, çünkü çok eğlenceli bir kitaptı. 😞
Asil kızımız, leydimiz ve başrolümüz Miranda Cheever, çirkin bir çocukluk geçirip üstüne üstlük büyüdüğünde de sıradan bir kadına dönüşüyor. O kahverengi gözler ve saçlar! İşte bana bunlarla gelin, normallikle!Ayrıca kızımızı kitapta sıklıkla çirkin olduğu söyleniyor. Çok sayıda tarihi aşk romanı okudum ve ilk defa bir adam, güçlü ve yakışıklı bir adam, çirkin bir kıza aşık oluyor. Açıkçası beni kitaba çeken ilk şey buydu: Kızın çirkin olması! Önceki yazılarımı okuduysanız biblo bebek başrollerden ne kadar sıkıldığımı anlayabilirsiniz. Her neyse, kısacası kızımız çirkin. 😁
Ancak ve lakin çok zeki. Girdiği her ortamı bilinçsizce gözlemliyor ve çok iyi çıkarımlarda bulunuyor.
Bu arada kitapta bir dünyalar güzeli hiç yok değil. Olmaz mı? Saçmalamayın lütfen. Miranda'nın en yakın arkadaşı Olivia Bevelstoke dünyalar güzeli. Ah, ayrıca zeki olduğunu da eklemeliyim. Sadece Miranda kadar değil, ya da zekasını Miranda gibi insanlar hakkında düşünmek için kullanmıyor. Onun düşünce tarzı Miranda'dan biraz daha farklı diyelim. Patavatsız ama eğlenceli bir patavatsız bence.
Olivia ve Miranda çocukluklarından beri en yakın arkadaşlar. Miranda tek çocuk olmasına karşın Olivia'nın bir erkek ikizi (Winston) ve abisi Vikont Turner var. Olivia ve Winston'ın 10. yaş partisinden dönerken Miranda'yı eve Turner bırakıyor. Miranda o gün kendisinden 9 yaş büyük olan Turner'a aşık oluyor.
Ancak Turner bunu fark etmiyor bile, hoşlandığını fark etse de umursamıyor ve başka bir kadına aşık olup onunla evleniyor. Leticia, dünyanın en kötü kadını çıkıyor, tabiki Turner aşka lanet ediyor ve kadın genç yaşında öldüğünde Turner, Tanrı'ya şükrediyor.
Turner karısının yasını tutarmış gibi yapıp hayata lanet ederken kızlarından ayrı tutmadıkları Miranda'yı gerçekten ailenin bir üyesi yapmak isteyen Bevelstokelar, Miranda ve Winston'ın arasını yapmaya çalışıyor.
Ve Miranda ile Olivia'nın sosyeteye takdim balosuna katılma zamanı geldiğinde işler karışıyor.
Kitap çok akıcıydı, eğlenceliydi. Sürekli gülecek bir şeyler olduğunu söylemeliyim. Karakterleri sevdim, keşke biraz daha uzun olsaydı dedim. Sonlara geldiğimde bazı şeylerin yüzeysel kaldığını düşündüm çünkü. Muhtemelen yazar, çok uzatıp okuyucuyu sıkmak istemedi ve bazı şeyleri direk yazdı. Yani aşama aşama sindirmesine fırsat vermeden hızlı geçti. Ancak yine de okuduğum iyi tarihi aşk romanlarından biriydi. Kesinlikle tavsiye ederim. 😍
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
22.12.2018
ŞAHANE BİR KADININ GİZLİ GÜNLÜĞÜ ~ JULIA QUINN
10.11.2018
10 KASIM YAS GÜNÜ ~ (Yapı Kredi Bankası Tarihi Arşivi, Selahattin Giz Koleksiyonu'ndan Fotoğraflarla)
" Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 09:05'te Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Onun ölümü Türkiye'yi yasa boğduğu gibi bütün dünyada da geniş bir yankı uyandırdı. Dünya büyük liderlerinden birini kaybetmişti. "
Kitap Fiyatı: ₺ 14,75 [ 01/09/2018 ] - Kitapyurdu
Her 10 Kasım hüzünlüdür. 10 Kasım'da doğan kimi insanlar doğum günlerini o gün kutlamaz bile; Kemal Sunal gibi... Nasıl kutlasın ki? Herkesin umudunu kestiği bir millete yeniden vatanlarını, özgürlüklerini vermiş bir önderin öldüğü gün 10 Kasım. Aradan 80 yıl geçse dahi bitmeyen bir özlemle anılan liderin ölüm yıldönümü bugün.
Başımız biraz sıkıştı mı keşke Atatürk yaşasaydı deriz. Mustafa Kemal Atatürk, 57 yaşında erkenden bizlere veda etmiş ama düşünceleriyle bize hala yol gösteren bir liderdir.
Aradan 80 yıl geçti, ben hiç Atatürk'ü görmedim. Ama bizim için geleceğimiz için yaptıklarını gördüm. Bana yaşamam ve korumam için emanet ettiği bu ülkeyi, en bilindik tabirle, en büyük eserini gördüm. Bana muhtaç olduğum kudretin damarlarımda akan asil kanda mevcut olduğunu öğreten insan O.
Başöğretmenimiz, başkumandanımız ve ilk cumhur başkanımız; kısaca Türkiye Cumhuriyeti'nin yolunu aydınlatan meşale o.
Belki de en çok Türkiye Cumhuriyeti'nin meşalesi olmak yordu O'nu. Günden güne Türkiye Cumhuriyeti güçlenirken Atatürk eriyordu. Hasta haliyele hala memleket meselelerinin peşinde koşuyordu.
YKY'nin çıkardığı bu kitabın çoğunluğu resimlerden oluşuyor. Yorumsuz bir anlatısı var. Fotoğraflar, gazetelere atılan manşetler insanın içini sızlatıyor. Selahattin Giz koleksiyonundan fotoğraflar paylaşılırken o dönemde yerel medyada yazan haberlerde gösteriliyor. Yeterli olmasa bile halkın Atatürk sevgisini anlamaya elverişli bir eser olmuş.
27.10.2018
YAN BENİMLE ~ JULİANNE MACLEAN
Kitap Fiyatı: ₺ 16,63 [ 03/12/2017 ] - Kitapyurdu
Lachlan MacDonald ve Catherine Montgomery arasında filizlenen aşkı anlatan kitabımız bir tarihi aşk romanı. Zaten kitap bir devam kitabı. Hatta Highlander Serisinin dilimize çevirilen son romanı.
1700'lü yılların başlarında yaşayan karakterlerimizin ikisi de daha önce hayatın sillesini yemiş insanlar. Lachlan MacDonald yıllar önce karısı Glenna'yı doğumda kaybetmiş ve sevdiği karısının arkasından çok acı çekmiş bir karakter. Catherine ise ne yaşadığını bile bilmiyor, hatta Catherine olup olmadığından bile emin değil. Büyükannesi olduğunu iddia eden kadını onu hafızasını kaybetmiş bir şekilde İtalya'da buluyor ve evlerine getiriyor.
Lachlan MacDonald, bir önceki kitabın ana karakteri olan Angus'un eski sevgilisi, büyücü Raonaid tarafından lanetleniyor. Lanetin nedeni de Angus'u ilk başta gidip onun yanından alanın Lachlan olması. Zaten bir önceki kitabı okuyanlar Raonaid'i hatırlayacaktır. Lachlan da bu laneti bozması için büyücüyü aramaya başlıyor.
Ve bir gün onu buluyor. Ama bir sorun var: Raonaid, Catherine Montgomery olduğunu iddia ediyor. Böylece olaylar silsilesi başlıyor. Kayıp varis Catherine rolü yaptığını düşünen Lachlan, 25 yaşındaki kadınla kim olduğunu öğrenmek için Angus'a gitmeyi kabul ediyor. Çünkü Catherine kimsenin ilk sevgilisini unutamayacağını düşünüyor. Burası biraz saçmaydı. Yani anneni, babanı, kendini unutmuşsun ama ilk sevgilini mi unutamayacaksın?
Neyse zaten Drumloch Malikanesi'nde kendini dolandırıcı gibi hisseden Catherine, Lachlan ile çıktığı bu yolculukta ona aşık oluyor. Ancak Lachlan onun büyücü olduğunu düşündüğü için kadına çok da iyi davranmıyor. Sonra Catherine'in büyücü gibi kötü biri olmadığını fark ediyor ve kadına yavaş yavaş ama çok aşık oluyor. Ancak bu sefer de başka bir sorun çıkıyor: Lachlan, Glenna'yla yaşadığı acıyı bir daha yaşamamak adına kendini koruma altına almaya çalışıyor.
Önceki kitabın aksine ana karakterleri yani Lachlan'ı sevdim. Yani acılarını çekmiş ve bu acılardan kendini korumaya çalışan birisi. Catherine ise hayatın ne zaman ne getireceğini bilemeyeceğimizin farkında olan ve aşkını yaşamak isteyen bir karakter. Kitap akıcı sayılabilir. Kötü bir kitap değil ama mükemmel de değil. Tarihi aşk romanlarını sevenlerin okumak isteyeceği bir kitap. Seri şöyle:
2)Ben Sana Tutsak (Yorum için tıklayınız.)
3)Yeminimi Bozana Kadar (Yorum için tıklayınız.)
4)Yan Benimle
5)Return Of The Highlander
6)Taken By The Highlander
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
15.09.2018
BEN SANA TUTSAK ~ JULIANNE MACLEAN
Kitap Fiyatı: ₺ 13,97 [ 06/02/2018 ] - Kitapyurdu
Ben Sana Tutsak, orijinalinde serinin ikinci kitabı olmasına rağmen bizim dilimize çevirildiği kadarıyla ilk kitap. Epsilon yayınevinin canını istediğini çevirmesiyle ilgili bir durum bu. Yani o gün canları seriyi ikinci kitaptan başlatmak istemiş herhalde. 😓 Her neyse şu karmaşayı çözmek için listeyi aşağıya bırakıyorum:
1)The Rebel
2)Ben Sana Tutsak
3)Yeminimi Bozana Kadar (Yorum için tıklayınız.)
4)Yan Benimle (Yorum için tıklayınız.)
5)Return Of The Highlander
6)Taken By The Highlander
Ben bu seriden ilk önce Yeminimi Bozana Kadar kitabını okudum, çünkü aldığımda seri olduğunu bilmiyordum.😓 Kitabı okuyunca seri olma ihtimalini araştırdım ve doğru çıktı.🙄 Her neyse...
Bugün serinin ilk kitabıyla karşınızdayım! İskoç Kasabı Duncan MacLean ve Leydi Amelia Templeton arasında gelişen çekişmeli bir aşk hikayesini anlatıyor kitabımız. (Açık konuşmak gerekirse kızın Stockholm sendromuna yakalanmış olma ihtimali de var benim gözümde.😜)
Leydi Amelia Templeton ‘daha güvenli’ olduğu gerekçesiyle nişanlısının odasından uyurken nişanlısını öldürmeye gelen İskoç kasabı tarafından kaçırılır. Bir gece ansızın gelen İskoç kasabının tek bir hedefi vardır: İntikam!
Duncan’ın sevdiği kadını acımasız bir şekilde öldüren Yarbay Bennet, aslında Amelia’nın bildiği gibi bir adam değildir. Amelia yeni kaybettiği babasının ardından sığınacak bir liman ararken Bennet’a tutunmuştur ama gerçekleri öğrendiğinde ne kadar saf bir kız olduğunu anlayacaktır.
İskoç kasabının adı bile İngiliz askerlerinin dizlerini titretmeye yeterken Amelia onun karşısında dimdik durmaktadır. Aslında zeki demek istiyorum kız için ama biraz da saf, yani adlandıramıyorum. Doğrusu kız kitap ilerledikçe gözünü açıyor. Hatalarından ders çıkarabilen bir kız ve kıza kesinlikle aptal diyemem. Ancak adamımız için çok farklı şeyler söyleyeceğim.
Öncelikle ben Angus’un anlatıldığı kitabı okuyup onu pek sevmemiştim ama şimdi Duncan’ın yer yer Angus’a haksızlık ettiğini düşündüm. Şöyle ki Duncan’ın sevdiği ve öldürülen kız aynı zamanda Angus’un kız kardeşi. Duncan ona bir intikam sözü vermiş ve Duncan bu sözü çiğniyor, hemde yeniden aşık olduğu bir başka kız uğruna. İşte burası benim için biraz hayal kırıklığıydı. Kitapta o kadar mert anlatılan bir karakterin aşık olduğu kız için sözünden cayması hoş değildi. Tabi olay böyle kalmıyor, bir şeyler oluyor ama onlar önemli değil.
Leydi Amelia, durumunun İskoç kasabının insafına kalmasından oldukça rahatsız. Tek umudunun babasının eski bir dostu olan İskoçya’nın önemli isimlerinden biri olduğunu düşünüyor. Ancak bu ismin ona büyük bir sürprizi var!
Kitabın genel yorumuna gelecek olursak güzel bir kitaptı. Belirttiğim hususlar dışında beni rahatsız eden bir şey yoktu. Tabi bu kitapların genel şartı kızımızın da oğlumuzun da harikulade güzellikte olmaları.😓 Sanki güzel olmayınca aşk olmuyormuş gibi... Onun dışında kitapta ufak sürprizler de vardı ama bu sürprizler biraz da tahmin edilebilirdi. Ortalamanın üstünde bir kitap olduğunu söylemem mümkün.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
1.09.2018
YABAN ~ YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
Yakup Kadri 1942 yılında Yaban'ın benliğinin çok derinlerinden kopan bir eser olduğunu söylüyor. Ve bu samimiyeti kitabında okuyucuya da hisettirmeyi başarıyor. Ancak o dönemlerde kitap bazı suçlamalara maruz kalıyor. Bunlardan biri de köylüyü küçümsemeye çalıştığına dair bir suçlama. Oysa kitabı okudukça Yakup Kadri'nin köylüyü değil, Osmanlı aydınını suçladığını göreceksiniz.
Kitabın adına gelince; Anadolu köylüsü, köyünden olmayan herkese yaban diyor, kitabımızın baş karakteri olan Ahmet de İstanbullu bir asker olarak Yaban oluyor.
Ahmet, 32 yaşında emekli bir askerdir. Emekli olmasının nedeni bir kolunu savaşta kaybetmesidir. Ancak askerliğe karşı hala büyük bir tutkusu vardır. Savaştan bıkmış halkın aksine Ahmet, direnmekten bıkmamıştır. Doğup büyüdüğü İstanbul işgal altında olduğu için kolunu kaybettikten sonra İstanbul'a dönmez ve erlerinden biri olan Mehmet Ali'nin köyüne gider.
Mehmet Ali ve köy halkı dönemin ruhunu tam anlamıyla yansıtmaktadır. Savaştan bıkmış ve teslim olmaya, düşmanın yalanlarına inanmaya hazır bir halk vardır karşımızda. Onları yeni bir savaşa ikna etmek ilkokul tarih derslerinde anlatıldığı kadar kolay olmayacaktır. Yıllarca kardeşini, çocuğunu, babasını savaşlarda kaybeden halk artık yorulmuştur.
Kaybettiği sağ kolunu son süsüm, olarak tanımlıyor Ahmet. Ancak köyde herkes hasta ve sakat olduğu için kolunun yokluğunu kimse umursamıyor. Onlara göre Ahmet savaş gazilerinden sadece birisi.
Üstüne üstlük Ahmet köylüler tarafından dışlanıyor da. Çünkü Ahmet bakımlı bir erkek. Bu da köylülerin tuhafına gidiyor. Bir de iyi bir okuyucu. Kitapları seven bir Osmanlı askeri, yani aslında Osmanlı'nın aydın kesiminden. Bir Osmanlı köyünde gurbeti yaşayan Osmanlı aydını Ahmet.
Yakup Kadri'nin kitabında belki de en çok yakındığı şey; tüm dünyanın savaş açmasının bile Osmanlı köylüsü ile aydınını birleştirememesidir. Anadolu halkının ruhuna nüfuz edemediği için Türk aydınını suçluyor ve ona şöyle sesleniyor:
İşte tam olarak anlatılan bu halk, düşmanın savaş uçaklarıyla bıraktığı barış bildirilerine inanıyor. İşte bu halk, Mustafa Kemal'e inanmakta zorlanıyor ve onun açtığı yolu bir çıkmaz olarak görüyor. Osmanlı neden çöktü, sorusunun cevabını kısa bir özet olarak ortaya koyuyor kitap.
Cumhuriyet'i kurarken karşılaşılan zorluklar çok gerçekçi bir dille anlatılmış. Bu kitabı 30 Ağustos Zafer Bayramı'na yakın bir tarihte ele almamın en büyük nedeni de bu. Zafer öyle kolay kazanılmadı. Okullarda öğretildiği gibi bütün halk desteklemiyordu Mustafa Kemal Atatürk'ü. Ama o halka rağmen halk için bir devlet kurdu. İşte Mustafa Kemal Atatürk böyle büyük bir insandı.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
31.08.2018
ÖLÜMSÜZ KARDEŞİN GÖZLERİ ~ STEFAN ZWEİG
"Hiç yakın olmadım bilgeliğe, ve hiç olmadım günahlardan azade, konuşacak biri olmadan kimsesiz geçirdiğim anlar kadar. "
Kitap Fiyatı: ₺ 5,84[ 07/08/2018 ] - Kitapyurdu
Ağustos ayı için Zweig zamanı!😊😊 Biraz gecikmeli de olsa Ağustos ayının son kitaabıyla karşınızdayım: Ölümsüz Kardeşin Gözleri.
Ölümsüz Kardeşin Gözleri, Zweig'in biraz da masal tadında yazdığı bir kitap. Dünyanın kirliliğiyle başa çıkmaya çalışan karakterimizin adı Virata. Şimşek Kılıç, Adalet Kaynağı, Nasihat Tarlası ve Yalnız Yıldız da olarak anılan Virata kralının ve ülkesinin baş tacı diyebilirim. Gözü pek bir savaşçı ve iyi bir avcı iken kralına karşı gelen bir grupla savaşmak için emir alır. Bu grup içinde olan ağabeyi Belangur'u da gecenin karanlığında bilmeden öldürüyor.
Bu olay Virata'nın bütün hayatını değiştiriyor. Savaşçılık hayatını bırakarak günah işlemeden yaşamaya karar veriyor. Bunun için de çeşitli yolları deniyor. Günahsız yaşamak isteyen bir adam Virata. Ne zaman günah işlediğini fark etse öldürdüğü ağabeyinin gözlerini görüyor ve kendine farklı bir yol çizmeye başlıyor. Zaten böyle böyle ediniyor bu dört ünvanı da.
Virata'nın hikayesi bir çocuğa ders vermek isteyen masal gibi anlatılmış. O yüzden de oldukça akıcı bir dille yazılmış ve hızla okunuyor. Tatlı tatlı anlatılmış dünyanın, insanların kirliliği. Günahların içinde boğulduğunu söylüyor dünyanın aslında bir nevi Zweig.
Dünya insanların bencilliğiyle ve hükmetme arzusuyla kirlenirken bu dünyanın kirlerinden arınmak için insanların neleri deneyebileceğini göz önünde bulunduruyor kitap. Peki gerçekten bunun bir çözümü var mı? Kitap bittiğinde ise insan bu soruyla baş başa kalıyor.
" Kaçamadım ölümsüz kardeşimin gözlerinden ben asla. "
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
18.08.2018
KATİP BARTLEBY ~ HERMAN MELVILLE
Kitap Fiyatı: ₺ 5,20 [ 07/08/2018 ] - Kitapyurdu
Katip Bartleby yükü hafif pahası ağır bir kitap.💎 Kitapta yapılan gizli eleştiriler günümüzde daha da belirgin hale geldiği için çok kıymetli bir kitap.
Kitabı bize Katip Bartleby değil, patronu olan avukat anlatıyor. Avukatımız işe diğer üç katibini anlatıyor: Turkey (Hindi), Nippers (Kıskaç) ve Ginger Nut (Zencefilli kek). Bu isimler katiplerin birbirlerine taktıkları takma adlar.Her birinin belirli bir özelliği var bu katiplerin, 12 yaşındaki küçük Zencefilli kekin bile. Avukat, Nippers'ın kafasının doğuştan güzel olduğunu düşünüyor.😂 Ve işleri yoğunlaştığında yeni bir katip daha işe almaya karar veriyor.
Yeni işe alınan Katip Bartleby ise onların tam aksine özelliksiz bir insan diyebilirim. Sessiz, sakin ve solgun yüzlü bir adam Katip Bartleby. Etliye sütlüye karışmaz derler ya, tam öyle bir insan. Bartleby belgeleri kopyalıyor ancak iş okumaya, yani gözden geçirmeye geldiğinde 'yapmamayı tercih ediyor'. İşte bu noktada avukatla ilişkisi değişiyor. Avukat onu daha da yakından incelemeye başlıyor. Çünkü işlerini kolaylaştırması için işe aldığı katip işlerini zorlaştırıyor.
Avukat yine de çalılşanına iyi niyetle yaklaşırken Bartleby, bunun farkında değilmiş gibi davranıyor. Aslında Bartleby dünyada bir tek onun tercihlerinin önemli olduğunu düşünüyordu bence. Çünkü herkes dünyayı kendi gözleriyle görür ve bu görüş benmerkezcidir. Bartleby de bunu diğer insanlara saygı çerçevesi içinde gösteriyordu.
Bartleby'nin bir başka özelliği de özelliksiz oluşuydu. Yani onun herhangi bir şey yapma alışkanlığı yoktu. O sadece hayatını yaşıyordu. Hiçbir şeyin ya da hiç kimsenin kölesi olmuyordu. Katip Bartleby, sadece yapmayı tercih ettiği şeyleri yapıyordu.
Patronu ise kapitalizm çarkına kapılmış diğer insanlar gibi acımasız değildi. Bartleby'ye yardım etmek istiyordu ama elinden gelmiyordu. Belki de bu yardımla Bartleby'yi dünya sisteminin içine kıstırmak istiyordu. Çünkü Bartleby dünya sisteminin içinde olmayan bir karakterdi, onun bambaşka bir dünyası vardı.
Kısacası kitap ince olmasına rağmen derin bir okuma gerektiriyor. Zaten atıf yaptığı bazı kısımlarda yazarın ne kadar donanımlı olduğunu anlamamak mümkün değil. Kitabın dili de oldukça akıcı, zaten kitabın 50 sayfalık bir kısa hikaye olduğunu da söylemiştim. İnsanlığın ne hallere düştüğünü göstermek için yazılmış olduğunu söyleyebileceğim güzel bir kitap.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
11.08.2018
İSTEDİĞİM SENSİN (DEDİKODUCU KIZ 06) ~ CECİLY VON ZİEGESAR
Kitap Fiyatı: ₺ 7 [ 05/06/2018 ] - NadirKitap
Çılgın karakterlerimizin üniversiteye bir adım daha yaklaştıkları maceralarla dolu bir hikayesini daha bitirdim. Doğrusu 13 kitaplık seride hiç üniversiteye gittiklerini görebilecek miyiz, şüpheye düşmeye başladım.😓
Yine de Dedikoducu Kız kaldığı yerden devam ediyor! Vanessa'nın üniversiteye kabul süreciyle ilgli çektiği bir filmle başlıyor kitap. Tabiki kameranın karşısına ilk geçen kendinden bahsetmeye bayılan Blair oluyor!
Kitabın içeriğine tamamen dönmeden önce Amerika'daki sistemi biraz açıklamak istiyorum. Bizim gibi onların da SAT sınavları var; ancak bu sınav tek belirleyici değil. Lisedeki notlarınız, okul sıralamanız da çok önemlidir. Ayrıca her öğrenci her yere girebilir. Yani bizim sistemimizin aksine oldukça esnek ve öğrenciye fırsatlar tanıyan bir sistemleri var.
Serena da tam olarak bu sistem sayesinde Amerika'daki en iyi okullara kabul ediliyor. Yale'de dahil! Ve Nate sportmen kimliği ile Yale'in peşinde koştuğu bir aday haline geliyor! Ve bizim en çalışkan en hayırsever Blair'imiz ise Yale'in ancak yedek listesine girebiliyor.😓 Gerçi geçirdiği iki Yale mülakatından sonra bunun iyi bile olduğunu söyleyebilirim sanırım.
Kitapta geçen en büyük sorun da bu. Nate ve Serena, Blair'in en büyük hayali olan Yale'e kabul edilirken Blair'in kabul edilmemesi. Aslında Blair başvurduğu tek bir okuldan kabul alabiliyor; o da en başından beri garanti olarak yazdığı Georgetown. Serena ise başarısızlıklar ve eksikliklerle dolu lise hayatına rağmen başvurduğu bütün okullara kabul ediliyor. Harvard dahil!
Blair mutlu olmak için tek şansının Yale ve Nate olduğunu düşünürken Serena her çiçekten bal alan arı gibi etrafta dolaşıyor.🐝 Çünkü Serena'nın sahip olamadığı tek şey gerçek aşk.
Dan ve Vanessa ilişkisi köklü değişimlere uğramaya başlıyor diyebilirim. Bilirsiniz, bir şey başladı mı arkası çorap söküğü gibi gelir derler ve ben arkasının önümüzdeki kitaplarda geleceğine inanıyorum.
Kitapta dikkatimi çeken bir diğer nokta Blair'in hayır diyemiyor olması. Dünyanın en cadı insanı olabilir ama birileri ondan bir şey istediğinde hayır demeyi bilmiyor ve genelde başını da bunlar belaya sokuyor. Kendini sürekli bir filmin ya da kitabın içindeki karakterin yerine koyması da bir başka huyu.
Özgüvensiz Jenny iyiden iyiye Serena'nın çakması haline gelmeye başlıyor ve skandallara karışıp mankenlik maceraları peşinde koşuyor! Sanırım bu kız yavaş yavaş bir yerlere gelecek!
Ah! Belirtmeden geçemeyeceğim bir nokta daha: Diziyi izleyenler Chuck'ın Maymun adında bir köpeği olduğunu bilirler. Şey, kitapta Maymun gerçek bir maymun! Adı da Tatlım.🐒😊
Paranın, ünün ve iyi ailelerin çocukları olmanın avantajını sonuna kadar kullanan karakterlerimizin gelecek maceralarını sabırsızlıkla bekliyorum!
1-Dedikoducu Kız (Yorum için tıklayınız.)
2-Beni Sevdiğini Biliyorsun (Yorum için tıklayınız.)
3-Tek İstediğim Her Şey (Yorum için tıklayınız.)
4-Çünkü Ben Buna Değerim (Yorum için tıklayınız.)
5-Ben Böyle Severim (Yorum için tıklayınız.)
6-İstediğim Sensin (Yorum için tıklayınız.)
7-Kimse Daha İyisini Yapamaz (Yorum için tıklayınız.)
8-Hiçbir Şey Bizi Bir Arada Tutamaz (Yorum için tıklayınız.)
9-Anca Rüyanda Görürsün
10-Sana Hiç Yalan Söyler Miyim?
11-Sakın Beni Unutma
12-O Sen Olmalıydın
13-Seni Daima Seveceğim
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
4.08.2018
ŞEYTAN DİYOR Kİ ~ GAELEN FOLEY
Kitap Fiyatı: ₺ 6,50 [ 02/07/2018 ] - NadirKitap
Cehennem Kulübü serisinin ilk kitabını karşınıza çıkarmış bulunmaktayım! Öncelikle Cehennem Kulübü Serisi’nin kitaplarını şöyle bırakayım da yorumuma öyle geçeyim:
Aşk devreye girdiğinde mantık tablodan çıktığına göre Max’i pek de suçlayamayız. Özellikle hayatı boyunca ilk kez böyle sevildiği düşünülecek olursa.
Max St. Alban, küçükken babasının borçları nedeniyle Cehennem Kulübü adı altında kurulan bir teşkilata satılmıştır. Burada usta bir tetikçi, ajan haline gelir. Oysa sosyetede bu kulübün hovardalar ve işe yaramaz soylularla dolu olduğuna inanılır. Tam da bu nedenle Daphne’nin en yakın arkadaşı Carissa, bu ilişkiye karşı çıkar.
Aslında ilişkiye karşı çıkan tek kişi Carissa değildir, Daphne’nin ta kendisi de bu ilişkiye karşıdır. Hayatının kontrolünü kendi elinde tutmak isteyen ve dönemine göre özgür olmak isteyen Daphne, yaşadığı hayat tarzı nedeniyle tam bir kontrol delisi olan Max ile iyi bir ilişki yürütemeyeceklerine inanır. Bu nedenle de Max’ten kaçmaya çalışır, ancak o da bir kere aşkın tuzağına düşmüştür!
Kitap genel olarak bu şekilde ilerliyor. Okunması kolay ve eğlenceli bir kitap. Daphne’nin kendine rağmen adamı reddetmeye devam etmesi ilginçti. Yüksek sesle kahkaha attığımı söyleyemem sanırım ama hızlı okudum ve gerçekten beni sardığı için hızlı okudum. Olaylar iyi kurgulanmıştı.
Yazarın okuduğum ilk kitabıyd ki zaten onlarca kitabı olmasına rağmen dilimize sadece dört kitabı çevirilmiş durumda. Bu üzücü detayı atlarsak, ben yazarı sevdim (Bu, durumu daha da üzücü yapıyor ama neyse...😓) Serinin kalanını okumak için sabırsızlanıyorum. Ah, ayrıca yazar serinin sıradaki kitabı için bir temel hazırlayarak kitabını bitirmiş. Sanırım en çok da bunu sevdim.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
30.07.2018
CLARİSSA ~ STEFAN ZWEİG
Kitap Fiyatı: ₺ 8,45 [ 02/07/2018 ] - Kitapyurdu
İki gün gecikmeli de olsa temmuz ayının Stefan Zweig kitabı Clarissa oldu.👧 Babası genelkurmay olan annesini doğumunda kaybetmiş olan Clarissa'yı anlatıyor kitabında Zweig.
Babası subay olan Clarissa'nın bir de abisi var. Abisiyle samimi olsa da babasıyla aralarında resmi diyebileceğim bir ilişki var. Sevgisini nasıl göstereceğini bilmeyen bir baba.
Annesinin ölümünden sonra babası iyice takıntılı biri haline geliyor ve sosyal ortamlarda kendine yer edinemiyor. Clarissa'yı bir manastıra gönderirken abisi Eduard'ı da askeri bir okula gönderiyor.
Clarissa, zeki ve becerikli bir kız olduğu için ise arkadaşlarıyla arası iyi ancak mesafeli. Yıllarca rutin ve sıkıcı bir manastır eğitimi gören Clarissa'nın hiç en utandırıcı sırlarını paylaştığı bir arkadaşı olmuyor. Mezun olmasına iki yıl kala ise Marion adında bir kız geliyor manastıra.
Clarissa'nın aksine Marion, herkesle sıcak bir ilişki kuruyor. Clarissa, onun diğer kızlar üzerindeki bu büyülü etkiyi gördüğü için ondan özellikle uzak duruyor. Araya giren yaz tatilinde kızlar, Marion'a karşı duydukları sevgiyi köreltip kıskançlığı bilerler. Diğer kızlar ona kötü davranmaya başladığında Marion, Clarissa'nın güvenli limanına sığınıyor.
Babasının emekli olmasıyla manastırdan ayrılan Clarissa, bir meslek seçmek için gerçek dünyaya adım atıyor. Babasının ona aşıladığı alışkanlıkları iş bulmasında yardımcı oluyor. Uzman psikolog ve psikiyatr olan Dr. Silberstein'ın yanında iş buluyor. Bu iş sayesinde ilk defa Avusturya'nın dışına çıkıp Luzern'e gidiyor.
Bu ölümle dünyanın altüst olduğunu fark etmeleri zaman alır. Çünkü Leonard ve Clarissa, ertesi gün birbirlerinden hiçbir şey beklemeden seyahate çıkmaya başlarlar. Birkaç gün içinde aralarındaki etkileşim büyür ve aşka dönüşür. Bu seyahatleri sırasında Leonard, Clarissa'ya -aslında Zweig okuyucuya- sıradan insanın önemini anlatır. Basit bir çiftçi neden önemlidir? Onun ne yaşadığı aslında neden hepimizin sorunudur? Bu tip soruların cevabını anlatmaya çalışır.
Leonard, Clarissa'ya kim olduğunu anlaması için yardım eder. Ona yepyeni bir dünya görüşü sunar. Bir asker kızı olarak vatanın, milletin önemini öğrenmişken Leonard'la birlikteyken dünya vatandaşlığının önemini kavrar. Bu güzel çifti ayıran şey de milliyetçilik olur. Bir Fransız olan Leonard ile Avusturyalı Clarissa; savaşa giren iki ülkenin 'düşman' fertleri olarak yollarını ayırmak zorunda kalır.
Leonard, Avusturya ile savaşmak üzere Fransa'ya giderken Clarissa da savaşta yaralanan askerlerin tedavisine yardım etmek amacıyla Avusturya'ya döner. Ancak Clarissa'nın macerası burada bitmez.
Clarissa, Zweig'in güzel kitaplarından biriydi. Bence çok daha uzun yazılmayı hak eden kitaplarından biriydi. Çünkü bana göre bazı yerler tek cümleyle geçiştirilmişti. Yani o tek cümleyi yazıp geçmek yerine detaylandırılmak isteyen birkaç yer vardı. Bunun dışında Zweig'in yazımını zaten seviyorum ben, bu yüzden diyecek pek fazla şeyim de yok.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
21.07.2018
EV SAHİBESİ ~ FYODOR DOSTOYEVSKİ
14.07.2018
MARSLI ~ ANDY WEİR
Filme gelirsek; öncelikle film yerine her zaman kitabı tercih ederim. Tercihim yine değişmedi. Kitap, filmi bildiğiniz döver. Kitabı okumadan filmi izlemedim. Çünkü hayal gücümün kısıtlanmasını istemedim açıkçası. Henüz kitabı okumayan ve filmi izlemeyenler varsa da önerim bu yönde. Çünkü filmi izlerken kitabı okumasaydım anlamazdım, dediğim çok sahne oldu. Zaten film, kitabın özetinin özeti gibi olmuş. Kitapta olan bazı şeyler, bence önemli şeyler, hiç olmuyor. Bu açıdan film beni biraz hayal kırıklığına da uğratmadı değil. Ama 2 saate 416 sayfayı sığdırmalarını beklemek de zor tabi. Son eleştirim de kitaptaki eğlenceli dilin filmde buharlaşması.
Goodreads okuyucuları tarafından 2014'ün en iyi bilimkurgu romanı seçilen kitap bunu sonuna kadar hak ediyor. Eğer bilimkurgu meraklısıysanız ya da okumak için farklı ve eğlenceli bir kitap arıyorsanız, tebrikler! Aradığınız kitabı buldunuz!
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
7.07.2018
BEN BÖYLE SEVERİM (DEDİKODUCU KIZ 05) ~ CECİLY VON ZİEGESAR
Kitap Fiyatı: ₺ 4 [ 05/06/2018 ] - NadirKitap
Merhabalar! Dedikoducu Kız serisi tam hızıyla kaldığı yerden devam ediyor efenim! İlk beş kitap bitti, mart ayına geldiler ve bilin bakalım n'apıyorlar?! Üniversite hakkında endişelenmeye devam edip kayak tatilene gidiyorlar!
1-Dedikoducu Kız (Yorum için tıklayınız.)
2-Beni Sevdiğini Biliyorsun (Yorum için tıklayınız.)
3-Tek İstediğim Her Şey (Yorum için tıklayınız.)
4-Çünkü Ben Buna Değerim (Yorum için tıklayınız.)
5-Ben Böyle Severim (Yorum için tıklayınız.)
6-İstediğim Sensin (Yorum için tıklayınız.)
7-Kimse Daha İyisini Yapamaz (Yorum için tıklayınız.)
8-Hiçbir Şey Bizi Bir Arada Tutamaz (Yorum için tıklayınız.)
9-Anca Rüyanda Görürsün
10-Sana Hiç Yalan Söyler Miyim?
11-Sakın Beni Unutma
12-O Sen Olmalıydın
13-Seni Daima Seveceğim
2.07.2018
OKUMA LİSTESİ (Reading Challenge)
30.06.2018
GÖMÜLÜ ŞAMDAN ~ STEFAN ZWEİG
Kitap Fiyatı: ₺ 6,19 [ 27/05/2018 ] - Kitapyurdu
Kimselere belli etmeden oluşturduğum her aya bir Zweig köşemde bu ay Gömülü Şamdan yer alıyor.😊 Gömülü Şamdan belki de Zweig'in bir Yahudi olduğunu en çok hatırlatan kitabıdır. Şahsen ben okurken sürekli olarak aklımdaydı. Vay be, dedim adam ne acılar çekiyormuş aslında.
Kitapta bahsi geçen yedi kollu şamdan, aslında dini ögeler taşıyan bir sanat eseri diyebiliriz. Onlara göre Tanrı'nın yoluna hizmet etmiş gerçek bir araç şamdan ve bu yüzden onlar için oldukça önemli. Ancak Yahudilerin kendilerine ait bir devleti olmadığı için (İsrail yok o zamanlar) yersiz yurtsuz, her devletin dışlananları olarak yaşıyorlar. Yazar, hislerini de en güzel şekilde kelimelere şöyle döküyor:
455 yılında geçen hikayemiz Roma'nın Vandallar tarafından işgal edilmesiyle başlıyor. Yahudiler İngiltere'de bile haklar elde ettiklerinde takvimler 18. ya da 19. yüzyılı gösteriyordu. Yani ondan önce ikinci sınıf vatandaş olarak muamele gördüklerini söyleyebiliriz. Roma'da da kutsal emanetlerine el konulmuş bir şekilde yaşarlarken Vandalların işgaliyle kutsal emanetler ve en önemlisi şamdan tehlikeye giriyor.
Zweig metinde açık açık dünyadaki bütün kötülüklerin Yahudilere de bir kötülüğünün dokunduğunu yazmış. Bunun en önemli nedeninin İkinci Dünya Savaşı zamanında yaşaması olduğunu söyleyebiliriz. Zaten Zweig, Hitler'in yarattığı faşist düzenin bütün dünyaya yayılacağını düşünerek intihar etmiştir. O yüzden kitabın karamsar bir havada geçmesini anlamlandırmamız mümkün.
Roma'nın işgalinden sonra (bu arada Vandallar dedikleri Bizanslılar) şamdanı kendi krallarına götüreceklerini öğrenen Yahudiler, işgalcileri gemilerine kadar takip ediyor. On yaşlı adam ve bir küçük çocuk. Bu küçük çocuk tanık olarak yanlarında yer alırken gelecekte Yahudilerin şamdanı geri almasını umut ettiği insan haline dönüşüyor. Adı Benjamin ve öylesine birinin torunu. Benjamin 87 yaşına girdiğinde son kez şamdanı görmek için Pera'ya yani Taksim'e geliyor.
Metnin ilk yarısının oldukça sakin ilerlediğini söylemem mümkün. Ancak sonra işin için Ayasofya, Pera gibi bilindik yerler girince insan ister istemez meraklanıyor. Zweig bu kitabıyla kendisinin de ait olduğu bir grubun, Yahudilerin derdini anlatmaya çalışmış ve başarılı da olmuş. Ancak acaba şimdi İsrail'i görseydi ne düşünürdü?
Zweigseverler için güzel bir kitap daha ama psikolojik tahlillerden çok bilgiler yer aldığı için çok da severek okumadım açıkçası. En az sevdiğim Zweig kitabı Gömülü Şamdan olabilir.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
23.06.2018
VEJETARYEN ~ HAN KANG
Kitap Fiyatı: ₺ 9,90 [ 24/08/2017 ] - D&R
Güney Kore Edebiyatı'ndan okuduğum bir kitap Vejetaryen. Yazarının 5 yılda tamamladığı kitap da bu süre içinde geçiyor. 3 bölümden oluşuyor: Vejetaryen, Moğol Lekesi, Alev Ağacı. Genç bir kadının üç farklı bakış açısından hikayesini anlatıyor. Karakterin adı Yonğhe olarak geçiyor ama İngilizce çevirisinde Yeong-hye olarak geçiyor ve Kore alfabesinde 'ğ' harfi olmadığından emin olduğum için yazımın kalanında Yeong-hye olarak kullanacağım.
16.06.2018
ÇÜNKÜ BEN BUNA DEĞERİM (DEDİKODUCU KIZ 4) ~ CECİLY VON ZİEGESAR
Uzun zaman önce ara verdiğim Dedikoducu Kız serisine bu hafta bir dönüş yapıyoruz.↺😁 Çılgın karakterlerimiz ile bu seferki buluşmamız gelecek kaygılarıyla dolu geçiyor. Çünkü şubat ayı gelmiş ve artık gelecek sene hangi üniversitelere gideceklerini düşünme vakitleri de gelmiş. Yine de şubat ayı henüz karakterlerimizin paçalarını tutuşturmuyor.
Jenifer Humpfrey sinir bozucu bir şekilde özgüvensiz yaşamına devam ediyor.😒 Bu sırada Serena ise bir ara Blair'in peşinde koşan ve aynı zamanda yine Blair'in üvey erkek kardeşi olan Aaron ile büyük bir aşk yaşamaya başlıyor. Büyük dediysek Serena Van Der Woodsen ne kadar büyük aşk yaşayabilirse o kadar büyük bir aşk yani.💨😁
Blair ise hala eski sevgilisi Nate'i unutamamış durumda. Bu kitap aslında bize Blair'in iç dünyasını biraz daha tanıma fırsatı veriyor. Blair özünde iyi biri olsa bile bu iyiliklerin karşılığı genelde hayatını mahveden bir şey olarak döndüğü için o da iyilik yapmamaya başlıyor. Yani eğer öz anneniz yeni doğacak üvey kız kardeşiniz için sizinle aynı şekilde yakın zamanda üniversiteye gidecek olan üvey erkek kardeşinizin odasını değil de sizin odanızı alsaydı n'apardınız? Blair gibi kabullenmeyeceğim kesin. En yakın arkadaşı Serena da tam bir aptal aşık ve her şeyin eğlenceli yönüyle ilgilenirken Blair de kendine bir savunma kalkanı örüyor.😓
Bütün bunlar da Blair'in sabrını zorluyor. Ve unutmayın eğer bir kız çileden çıkmış hayatına el atacaksa işe saçlarından başlar.😉
Jenny de Elise adında yeni bir arkadaş ediniyor. Ancak yeni arkadaşlarla mesafelere biraz dikkat etmeli değil mi? Küçük Jenny bunu henüz bilmiyor.😈
Georgina Sparks; dizide eski bir arkadaşken bu kitapta yepizyeni bir karakter olarak karşımıza çıkıyor ve psikolojik sorunlarının oldukça fazla olduğuna emin olduğum bir karakter.😶
Chuck ise (dizide en sevdiğim karakter olan Chuck💚) küçük dedikodularla karşımıza çıkıyor. Ancak biz Chuckseverler güzel günler göreceğiz! (Yani umarım.😓)
Şimdiye kadar bahsettiğim bütün karakterler aslında kapitalizm çarkına takılmış ve oraya takıldıklarının farkında bile olmayan isimler. Para, varlıklarıyla bir bütün olmuş durumda. Bunların tersine Vanessa ve Dan tuhaf ve entelektüel bir ilişki yaşıyor. Vanessa film çekerken Dan şiir yazıyor ve sevgililer günü için bir şiiri önemli bir dergide yayımlanıyor bile. Ancak kendini bir ahlak timsali ve diğerlerinden farklı olarak gören Dan'in bile nasıl onlarla aynılaşıp kötü yola sapabileceğini görecek okuyucu.
Dedikoducu Kız'ın tam bir gençlik kitabı olduğunu söyleyebilirim. Eğlenceli ve akıcı bir dille yazılmış. Kötü entrikalar ya da dramlar yok. Dizi ile aralarındaki en temel farklardan biri bu olabilir. Çünkü her bir kitapta dizi ile farklılıkları da gitgide artıyor. Yani tavsiyem diziyi altı sezon izleyip sevdiyseniz kitaplarını da sabırla okuyun. Çünkü kitaplarda karakterleri anlamlandırmak ve bir temele oturtmak çok daha kolay. Çünkü karakteri bir kaş hareketinden değil yazarının elinden okumak her zaman daha iyidir. Bol kitaplı günlere efenim.😘
Not: Uzun cümleler için kusura bakmayınız.😊
1-Dedikoducu Kız (Yorum için tıklayınız.)
2-Beni Sevdiğini Biliyorsun (Yorum için tıklayınız.)
3-Tek İstediğim Her Şey (Yorum için tıklayınız.)
4-Çünkü Ben Buna Değerim (Yorum için tıklayınız.)
5-Ben Böyle Severim (Yorum için tıklayınız.)
6-İstediğim Sensin (Yorum için tıklayınız.)
7-Kimse Daha İyisini Yapamaz (Yorum için tıklayınız.)
8-Hiçbir Şey Bizi Bir Arada Tutamaz (Yorum için tıklayınız.)
9-Anca Rüyanda Görürsün
10-Sana Hiç Yalan Söyler Miyim?
11-Sakın Beni Unutma
12-O Sen Olmalıydın
13-Seni Daima Seveceğim
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
9.06.2018
AFFET AMA UNUTMA ~ LİSA GARDNER
Kitap Fiyatı: ₺ 15,44 [ 12/08/2017 ] - Kitapyurdu
Uzun zaman sonra yeniden bir Lisa Gardner kitabıyla karşınızdayım. Tessa Leoni serisinin ikinci ve serinin dilimize çevrilen son kitabı Affet ama Unutma. Normalde seride bir kitap daha var ama henüz çevirisi yapılmamış. Zaten çoğu kitabının çevirisi yapılmamış durumda ama neyse...
Orijinal adı 'Touch and Go' (Dokun ve Git) olan kitabı Affet ama Unutma olarak çevirmelerini açıklayamıyorum malesef. Neyse, kitabımıza dönelim biz.
Lisa Gardner'ın bu hikayesinde bir cinayet davası değil kayıp daha doğrusu kaçırılma vakasıyla karşı karşıyayız. Zengin bir aile oldukça organize bir şekilde bir gece kaçırılınca fedaraller, polis, şerif ve şirketin kendisi bile aramaya katılıyor. Peki şirket nasıl katılıyor bu aramaya? Bir önceki kitapta başına gelenlerden sonra polisliği bırakan Tessa Leoni şirket soruşturmaları alanında çalışmaya başlamış. Çalıştığı şirketin sahibi ve ailesi kaçırılınca o da bu olaylara dahil oluyor.
Kitapta D.D. ile ufak bir karşılaşma yaşanıyor ve ortaya çıkıyor ki vaka D.D.'nin yetiştirdiği Neil'in. Ancak vaka onda kalıyor mu? Hayır.
Kurbanlarımıza dönecek olursak, zorlu bir hayattan çıkıp evlenerek rahat bir hayata ulaşan annemiz Libby; zengin, yakışıklı, zeki baba Justin ve 15 yaşındaki kızları Ashlyn. Justin ve Libby'nin ilişkisi Justin'in ihanetiyle yara almış durumda olsa bile ikili bunu onarmaya çalışıyor. Denbe ailesi oldukça yıpranmış durumdayken bir de üstüne kaçırılınca aile gerçek sorunlarıyla yüzleşmeye başlıyor.
Bir ailenin çizdiği mükemmel görüntüsüne rağmen çiziklerle dolu olduğunu gösteriyor yazar ve bu çizikler zamanla çatlaklara, çatlaklar da kırıklara dönüşüyor.
Bu ailenin çevresi ve kendi sırları da oldukça ilginç ve tahmin edilemez. Eski askerlerden oluşan yakın çevreleriyle bir aile haline gelmişler ve Justin de onlar gibi dövüşmeyi öğrenmiş. Güçlü bir adam. Karısını aldatsa bile saygılı davranmaya devam ediyor. Gerçi onu aptal yerine koyan bir adam kadına ne kadar saygı duyabilir ki? Kızları ise bu adamın ve karısının en büyük zaafı.
Zeki kelimesini daha ne kadar vurgulayebilirim bilmiyorum ama kitap tam bir zeka eseri. Heyecanlı ve akıcı gidiyor. Polisiye ve macera severlerin kesinlikle okuması gereken bir kitap.
Kitapla ilgili yaşadığım bir sorunu da burada anlatmak istiyorum, belki başkalarının da başına gelir diye. Kitabı okumaya başladım ve 128. sayfayı çevirdiğimde 161. sayfaya geçti. Şok oldum tabiki. Kasım 2016'da basılmış bir kitap ve ben kitabı alalı aylar olmuş. Anında Martı Yayınevine ve kitabı aldığım Kitapyurduna mail attım. Martı Yayınevi benimle hiçbir şekilde iletişime geçmedi. Maile cevap bile vermediler. Ancak Kitapyurdu aylar geçmiş olsa bile kitabı geri göndermemi istedi ve kitabın yenisini bana gönderdi. Bu yüzden Martı Yayınevinin kitaplarını mümkün oldukça almamaya çalışacağım artık. Yani başka yayınevleri aynı kitabı basmışsa onlarınkini alacağım ama Martı Yayınevini almayacağım. Ama illa Martı'dan almam gerekirse de kesinlikle araya sağlam bir aracı (muhtemelen Kitapyurdu) koyup alacağım. Sizlere de tavsiyem bu yönde.
1-Kızım İçin Son Kez (Yorum için tıklayınız.)
2-Affet Ama Unutma (Yorum için tıklayınız.)
3-Crash & Burn (Çevirisi yok)
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
2.06.2018
İSMAİL ~ DANİEL QUİNN
31.05.2018
MECBURİYET ~ STEFAN ZWEİG
" Vatan onun için artık daha çok bir hapishane, bir mecburiyetti. Yabancı diyar ise dünyadaki vatanı, Avrupa insanlık demekti. "
Kitap Fiyatı: ₺ 3,71 [ 27/05/2018 ] - Kitapyurdu
Stefan Zweig, savaş karşıtı olduğu bilinen bir yazar. 1. Dünya Savaşı sırasında da bunu bütün dünyaya haykırmak istercesine yazmış metinlerini. Savaşın ne kadar yıpratıcı ve deli saçması olduğunu göstermek için. Çünkü ona göre savaş dünyanın delirmesinden başka bir şey değildi.
" İnsanlığın ötesinde bir vatanım yok benim. "
26.05.2018
SAVAŞ SANATI ~ SUN TZU
Kitap Fiyatı: ₺ 5,32 [ 03/12/2017 ] - Kitapyurdu
Savaş Sanatı'nı Ufak Tefek Cinayetler'de Oya karakterinin bölümlerce okuyup bitiremediği bir kitap olarak fark ettim önce. Bu kitapta bu kadar önemli ne anlatılıyordu da seyircinin gözüne sokulmak isteniyordu merakıyla da kitaba başladım.
Savaş Sanatı, yazım tarihi net olmayan oldukça eski bir metin. Kitap yüzeysel olarak bakıldığında sadece savaş teknikleriyle ilgili bilgiler veriyor gibi görünüyor. Ancak biraz daha derinlikli bir düşünmeyle kitapta yazılanları günlük hayatımıza da uygulayabileceğimizi fark edebiliriz. Genel olrak elde etmek istediğimiz bir şey karşısında bize taktik sunan bir kitap yani. Sonuçta herkesin hayatında fethetmek istediği bir kale vardır. Araştırdığım kadarıyla kitapta anlatılan mücadele stratejileri günümüzde iş dünyası için de bir temel oluşturuyormuş. Yani her eve lazım bir kitap.😁
Kitap her ne kadar savaş taktikleri verse de kitabın verdiği ilk öğütlerden biri savaştan kaçınmaktır. Yani savaşa hayır, der ama eğer savaş çıkarsa da bu taktikleri kullanmak gerek diyen bir kitap.
" Savaş, kandırmacalı bir iştir. "
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤