30.10.2017

YEMİNİMİ BOZANA KADAR ~ JULIANNE MACLEAN

    Kitap Fiyatı: ₺  8,00 [ 01/05/2017 ]  - Kitapyurdu    

 Yeminimi Bozana Kadar, tarihi aşk türünde yazılmış bir roman. Ancak kitap bir seri kitabıymış ve ben bunu ancak kitabı bitirdikten sonra öğrendim. Aslında o kadar büyük bir sorun değil sıraya göre okumamak ama okunsa tabiki daha iyi olur. Seri şöyle;
1)The Rebel
2)Ben Sana Tutsak
3)Yeminimi Bozana Kadar (Yorum için tıklayınız.)
4)Yan Benimle (Yorum için tıklayınız.)
5)Return Of The Highlander
6)Taken By The Highlander

Kitabın başında birileri bir kaleyi fethediyor ama açıkçası İskoçlar mı İngilizlerin kalesini fethediyor yoksa İngilizler mi İskoçların kalesini fethediyor pek anlayamadım. Yani oldukça kafa karıştırıcı bir başlangıçtı. Ancak sonradan anladım ki kahramanlarımızın ikisi de İskoç ve Büyük Britanya adı altında yaşıyorlar. Büyük Britanya da aşağıda gördüğünüz gibi İngiltere ve İskoçya'nın (Galler'de var tabi) birliğinden oluşuyor.


 Her neyse kitaba dönersek işgal altına alınan kalede bir lider yok. Kızımızın babası vefat etmiş ve erkek kardeşi de henüz kaleye dönmemiş. Bu nedenle de lideri olmayan bir kaleye saldıran Angus kalede pazarlık(!) etmek için kalenin kızı olan Gwendolen'ı karşısına almak zorunda kalıyor. 

 Gwendolen (adını sevdiğinmi söyleyemeyeceğim), Angus'u ilk gördüğü andan itibaren etkileniyor. Angus'da ondan etkileniyor. Ancak bu romantik bir etkilenme yani kız adamın kalesine saldırdığını adamlarını öldürdüğünü falan aklından çıkarıyor. Bence bu çok yüzeysel bir duygu geçişi olmuş, çünkü kız kalesi için canını ortaya koymaya hazırken bir anda düşmanından etkileniverdi. Bu yüzden kitaba eksi bir puan verdiğimi belirtmek isterim. Neyse; hiçbir şekilde dövüşmek için eğitim almamış olan kızımız, savaşması için özel olarak eğitilen bir adam olan Angus ile dövüşmek istiyor. İşte cesaretin aptal işi olduğunu bu kitaplarda anlıyorum. Yani sen elin sıcak sudan soğuk suya değmeden yaşa sonrada başına bir iş geldiğinde ben en iyi şekilde eğitilmiş insanlarla savaşacağım de. O yolun sonunda ölüm var arkadaşım, onun yerine zekanın kullanılabileceğini böyle yazarlara iletmek istiyorum. Kısaca kitabın gerçekçiliğini düşük buldum. Neyse Angus benim aksime kızın bu hareketini oldukça cesur buluyor, o da ayrı bir konu.

Kalenin hanımı olan Gwendolen'ın annesi, pek anne gibi değil. Yani kızına verdiği tavsiyeleri hangi anne verir bilmiyorum. Yine de kız annesine karşı -ilginç bir şekilde- aklı başında davranıyor.

Açıkçası ben bu kitabın kahramanları pek sevemedim. Zaten Angus ilk kitapta da sevimsiz biri gibi duruyor; belki de karakterin bende temeli olmadığı için sevememişimdir, bilemiyorum. Ama boş zamanında okunabilir bir kitap olarak not edilebilir.

Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤


Devamını Oku »

21.10.2017

GÖRDÜĞÜNE ASLA İNANMA ~ MARİO MAZZANTİ

 İlk olarak Şah Mat kitabıyla tanıdığım yazar bende adeta bağımlılık yaptı. Doğruyu söylemek gerekirse Şah Mat en sevdiğim kitaplardan biridir. Ancak buraya yazısını koyamayacak kadar önce okuduğum için sadece bu cümlelerimle tavsiye edeceğim. Gördüğüne Asla İnanma ise yazarı bir kere daha sevmeme neden oldu diyebilirim. Oldukça sürükleyici bir kitaptı, iki gün içinde bitti. Ancak yine de belirtmek gerekirse bir Şah Mat değildi.😉

 Profesör Meriurgo yaşlı, espirili ve zeki bir adam. Trevis'in de akıl hocası diyebiliriz. İkilinin oldukça yakın bir ilişkisi var ve profesörün ölümüyle Trevis yıkılıyor. Ancak bu yıkımın altında ezilmek yerine yıkıntının tepesine çıkmaya karar veriyor. Maceramız da böylece başlıyor. Trevis bir dedektif gibi takılırken Denise de ona yardım ediyor. 

 Kitabın başında yedi kişi katil adayı olarak veriliyor. Bu arada kitaptaki olaylar 1984 yılında gerçekleşiyor, yani teknolojinin bugünkü kadar gelişmediğini göz önünde bulundurmamız da gerekiyor. Çünkü ben bazen kendimi bugünkü teknolojik aletleri neden kullanmadıklarını sorgularken buldum ve kendime hemen olayların 1984 yılında gerçekleştiğini hatırlattım. Mazzanti'nin tıp fakültesinden mezun olduğunu anlamak o kadar da zor olmuyor açıkçası. 

 Kitapta geçen gizli aşk oldukça merak uyandırıcı ve yanıltıcı. Trevis'in asistanı Denise'in gizli sevgilisi de oldukça merak uyandırıyor. ( Ancak kimliğini kitabın sonuna kadar öğrenemiyoruz, hatta benim tahmin ettiğim kişi bile değildi.😓 ) Katilin kim olduğunu bulmak için kendime bir not defteri tuttuğumu da söylemek istiyorum ve katilin kimliğini çözdüğümü de gururla söylemek istiyorum.😏

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 



Devamını Oku »

14.10.2017

DÜNYAYA ORMAN DENİR ~ URSULA K. LE GUİN

   Kitap Fiyatı: ₺ 10,64 [ 07/10/2015 ]  - D&R   

 Ursula K. Le Guin bilim kurgu türünün önemli bir yazarıdır. Bilimsel yönü ağırlıklı olmasa bile gezegenler arasılık, insanların değişimi - ilerleyişi (gerçi kime göre-neye göre ilerleyiş?) anlatarak fantastik bir dünya oluşturuyor, bu da onu bilim kurgu dünyasında önemli bir yere oturtuyor. Le Guin'in dili ağır değil, öyle süslü sözcükleri yok ama anlatmak istediğini yalın ve akıcı şekilde anlatıyor.



 Kitabın ilk bölümü daha çok nasıl bir evrenin içerisinde olduklarını anlatmak için yazılmış bir bölüm. Doğrusu ilk bölümde öyle ilgi çekici bir olay yoktu, daha çok durum anlatılıyordu diyebilirim. Ancak ilk bölümün son sayfalarında olaylar ilginç bir hal almaya başlıyor.


Gezegenleri insanlar tarafından ele geçirilmiş Atsheliler (yaratıkçıklar da deniyor, ancak bu ırkçı bir söylem olarak görülüyor), köle olarak kullanılıyor. Bunun adı her ne kadar gönüllü yardım hizmeti olarak geçse de öyle olmadığını anlatıyor yazar bize. Atsheliler barış yanlısı bir toplum olarak onlara gezegenlerine kabul ediyorlar. Ancak insanlar onların bu davranışını suistimal ederek Atshelilere tecavüz ediyor, şiddet uyguluyorlar. Her iki ırkında birbirini çocuk gibi gördükleri söylenebilir sanırım. Ancak Atsheliler artık şiddet ve tecavüzden bıkmış durumdadır, bu yüzden de insanlara kendi silahlarıyla karşılık vermeye karar verirler. 

 Yüzbaşı Davidson bütün canlılardan üstün gördüğü insan ırkını korumak için oldukça büyük bir uğraş gösteriyor. Gerçi Davidson sadece gezegenler arası değil, dünya içinde de ırkçı olan bir asker. Kendi değerlerini korumak ve kendini haklı çıkarmak için şiddete başvurmaktan kaçınmıyor. Yaratıkçık olarak adlandırdığı Atshelilerin bulundukları gezegenin asıl sahibi olması umurunda değil. Umurunda olan tek şey gezegeni sömürmek.

 İnsanlar kendi dünyalarında orman kalmadığı için başka gezegenlere gidip ormanları kesiyor ve kereste elde ediyorlar. 4 yıl öncede Atshelilerin gezgenine yani Yeni Tahiti'ye gelmişler. Yeni Tahiti'nin ataerkil bir toplumu yok. Onlarda kadınlar yönetimde ön plana çıkıyor ve hatta insanların gezegenlerine erkekleri değil kadınları göndermeleri gerektiğini düşünüyorlar. Çünkü onlara göre göç edilecek yeri kadınların hazırlaması gerektiğine inanıyorlar; yuvayı dişi kuş yapar misali. 
 Atshe dilinde çöl kelimesinin bir karşılığı yok, çünkü onların dünyasında çöl yok. Ağaçlar onların dostu, yuvası. Yeni Tahiti'nin özü orman ve insanlar ormanlarını, yuvalarını yok ediyor. Atshe dilinde dünya kelimesi aynı zamanda orman anlamına da geliyor. Yani orman onlar için hayat demek. İnsanların aksine ormanları kesip ev yapmıyorlar, ormanları evleri olarak görüyorlar. Köylerinin, şarkılarının adları ağaçlarla ilgili oluyor. 

 Kitapta mükemmel karakter diye bir şey yok. Selver ve Lyubov kitabın iyi karakterleri olsalar bile mükemmel değiller. Le Guin belki de insanlığın içindeki şiddeti yansıtmak için şiddet dolu bir roman yazmış. İnsanların sadece kendilerinden olanı kabul ettiğini ve diğerlerini ötekileştirdiğini göstermiş. Nüfusu 3 milyon olan Atsheliler ile birkaç bin insanın savaşını anlatmış kitabında. Aslında kitapta bir ırka öldürmeyi öğreten insanlık anlatılıyor diyebiliriz. 

 Kitabın Vietnam Savaşı'na göndermelerde bulunduğu bariz biçimde belli oluyor. Ancak kitap sadece bununla kalmıyor, Kızıl Derililerin de aynı şeyleri yaşadığını ima ediyor. Kitabında dünyamızda yaşadığını bildiğimiz tipte karakterler anlatılıyor, yani uzak gelecekte böyle şeylerin yaşanması acı bir şekilde olasılıklar dahilinde.😔 Güzel bir kitaptı, 130 sayfa birkaç saat içinde bitiyor zaten ve yazar ilk bölümden sonra şimdi ne olacak sorusunu okuyucunun kafasına sokmayı başarmış. Gelecek güzel günlerin bizi beklemesi dileğiyle...
 

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

  
Devamını Oku »

7.10.2017

TEK İSTEDİĞİM HER ŞEY (DEDİKODUCU KIZ 3) ~ CECİLY VON ZİEGESAR

Dedikodu Kız serisinin üçüncü kitabını da bitirmiş bulunmaktayım. Yani 13 kitaplık bir seride 10 kitabım kaldı.😊 Serinin kitaplarını tam olarak hiç yazmadığımı fark ettim. O yüzden Dedikoducu Kız serisinin kitap sıralamasını şuraya bırakıyorum efendim;

1-Dedikoducu Kız (Yorum için tıklayınız.)
2-Beni Sevdiğini Biliyorsun (Yorum için tıklayınız.)
3-Tek İstediğim Her Şey (Yorum için tıklayınız.)
4-Çünkü Ben Buna Değerim (Yorum için tıklayınız.)
5-Ben Böyle Severim (Yorum için tıklayınız.)
6-İstediğim Sensin (Yorum için tıklayınız.)
7-Kimse Daha İyisini Yapamaz (Yorum için tıklayınız.)
8-Hiçbir Şey Bizi Bir Arada Tutamaz (Yorum için tıklayınız.)
9-Anca Rüyanda Görürsün
10-Sana Hiç Yalan Söyler Miyim?
11-Sakın Beni Unutma
12-O Sen Olmalıydın
13-Seni Daima Seveceğim 

Kitabımıza döndüğümüzde New York'a noel zamanının geldiğini görüyoruz. Bu sırada önceki kitabın sonunda barışan Serena ve Blair ise arkadaşlıklarının tadını çıkarıyorlar.

Serena anı yaşayan birisi olduğu için ilişkilerin onu engellediğine inanıyor. Bu nedenle de kimseyle gerçek bir ilişki kurmak istemiyor. O özgür ruhlu bir kadın ve kendini bir kişiye bağlamaktan hoşlanmıyor. Blair ise depresyonda ve hala Yale'e girmek için uğraşıyor. Bu uğraşlarında bile hayranı olduğu Audrey'nin bir şekilde yer almasını da sağlıyor. Yani Blair, Serena'nın aksine bir şeylere tutkuyla bağlanma konusunda oldukça ısrarcı. Blair ve Serena birbirine zıt iki karakterin nasıl en yakın arkadaş olabileceğini anlatıyor. Blair adeta ordu nizamından hoşlanan bütün hayatını planlayan ve bu planların alt üst olmasıyla ruhu da alt üst olan bir karakterken Serena sıkıya gelemeyen özgürlüğünün tadını çıkarmaktan hoşlanan gençliğini sonuna kadar yaşamaya kararlı bir karakter. Yani herkes bu kitapta biraz kendini bulabilir. 


Nate ve Jenny ilişkisi ise biraz karışıyor. Jenny, Nate'in onu gerçekten sevdiğini düşünürken Nate o sıralarda genelde başka şeyler düşünüyor. Hatta Blair ile birbirlerini gerçekten tanıdıkları hissine yeni kavuşuyor.😒 Blair'in Jenny'den çok daha muhteşem olduğunu düşündüğünü de bir kenara not edelim. Yani Nate aslında Jenny'yi umursamıyor. Sadece sıradan hayatında sıkıldığında bir farklılık olarak görüyor Jenny'yi. Jenny ise tam bir aptal aşık olduğundan bu durumu fark edemiyor. 

Chuck ise yine ortalarda yok, ki kendileri benim dizideki en sevdiğim karakterdi. Bakalım dördüncü kitapta ortaya çıkacak mı?

Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤



" Beni sevdiğinizi biliyorsunuz. "

1-Dedikoducu Kız
2-Beni Sevdiğini Biliyorsun
3-Tek İstediğim Her Şey
4-Çünkü Ben Buna Değerim
5-Ben Böyle Severim
6-İstediğim Sensin
7-Kimse Daha İyisini Yapamaz
8-Hiçbir Şey Bizi Bir Arada Tutamaz
9-Anca Rüyanda Görürsün
10-Sana Hiç Yalan Söyler Miyim?
11-Sakın Beni Unutma
12-O Sen Olmalıydın
13-Seni Daima Seveceğim

 

 

 


Devamını Oku »