23.06.2018

VEJETARYEN ~ HAN KANG

" Karım vejetaryen oluncaya dek onun özel bir insan olduğunu hiç düşünmemiştim. " 

   Kitap Fiyatı: ₺ 9,90 [ 24/08/2017 ]  - D&R   

 Güney Kore Edebiyatı'ndan okuduğum bir kitap Vejetaryen. Yazarının 5 yılda tamamladığı kitap da bu süre içinde geçiyor. 3 bölümden oluşuyor: Vejetaryen, Moğol Lekesi, Alev Ağacı. Genç bir kadının üç farklı bakış açısından hikayesini anlatıyor. Karakterin adı Yonğhe olarak geçiyor ama İngilizce çevirisinde Yeong-hye olarak geçiyor ve Kore alfabesinde 'ğ' harfi olmadığından emin olduğum için yazımın kalanında Yeong-hye olarak kullanacağım.

 Vejetaryen kitabın en sevdiğim bölümü oldu. Her şeyin başlangıc Yeong-hye'nin vejetaryen olması ve kocasının bundan duyduğu rahatsızlık. Bu bölüm Yeong-hey'nin kocası tarafından anlatılmaktadır. Dünyanın en sıradan insanı olan bir kadının birdenbire bir rüya görmesiyle Kore'de radikal sayılabilecek bir karar vermesi adamı rahatsız ediyor. Çünkü adam zaten dünyanın en sıradan kadını olduğu için Yeong-hye ile evlenmiş ve kadının farklılaşmasını kaldıramıyor. Diğerlerinden farklı olan bir şeyleri daha iyi, tutkulu yapabilen kadınları ise rahatsızlık verici buluyor. Kore'de Türkiye gibi ataerkil bir yapıya sahip ve ilk bölümde bu özelliğini ziyadesiyle hissettiriyor. 
 Kadın gördüğü kanlı rüyalar nedeniyle sürekli bir stres altındayken gün geçtikçe zayıflıyor. Kocası bir iş yemeğine götürdüğü karısına makyaj yapması için söyleniyor. Belki buradan Kore'de kadınların güzel olmak zorunda olan varlıklar olarak göründüğünü söyleyebiliriz. Bu iş yemeğinde bir vejetaryenin mücadelesini gösteriyor Han Kang bize. Masadaki 10 kişiden 9'u vejetaryen olmadığı için kadın açıkça eleştiriliyor ve küçük bir tartışmanın ardından kocasıyla birlikte dışlanıyor.
 Kocası çocuk gibi karısını ailesine şikayet ediyor. Bir kadının veya insanın vejetaryen olması nasıl ailesine şikayet edilebilir ki? Bu tıpkı kırmızıdan nefret ettiğim için ömür boyu kırmızı giymeyeceğim demek gibi bir şey. Buna kimse karışamaz. Ancak Yeong-hye'nin ailesi böyle düşünmüyor. Bu nedenle de bölüm oldukça trajik bir biçimde bitiyor.

" Hayalini kurduğu imgeyi, başka biri onun yerine nasıl bulabilirdi ki zaten? " 

 Moğol Lekesi bölümü ise Yeong-hye'nin kalçasında bulunan bir lekeden alır adını. Normalde en geç ergenlik çağı sırasında kaybolması gereken leke hala kaybolmamıştır. Belki de yazar bununla bize karakterin hala masumiyetini koruduğunu anlatmaya çalışmaktadır. Bu bölüm ise Yeong-hye'nin eniştesi tarafından anlatılmaktadır ve adamın moğol lekesini öğrendikten sonra kadını arzulamasıyla başlamaktadır.
 Yeong-hye boşanmış ve vejetaryen olmasının üzerinden iki yıl geçmiş bir kadın artık. Karısının parasıyla geçinen eniştesi bir video sanatçısı ve en büyük arzusu da Yeong-hye'nin moğol lekesiyle bir video çekmek. Ancak sanatsal başlayan bu düşünce bir insanın arzularına yenik düşmesiyle sonuçlanıyor. Eniştesini dinlerken insan hayal kurarken bile toplum ayıplar mı, düşüncesini taşıdığımızı gösteriyor bize yazar. Ve bölüm Yeong-hye'nin akıl hastanesine kaldırılmasıyla sonlanıyor.

" Bazı olaylar geçtikten sonra bile, onca korkunç şeye maruz kaldıktan sonra bile, insan yiyor, içiyor, tuvalet ihtiyacını görüyor, yıkanıyor ve yaşamaya devam ediyor. Hatta kimi zaman kahkahalarla gülüyor. " 

 Alev Ağacı, Yeong-hye'nin ablasının ağzından anlatılan ve onu tanımamıza en çok yardımcı olan bölüm. Çocukken gördüğü şiddeti, hayatı karşısından neden bu kadar pasif olduğunu daha iyi kavrıyor okuyucu bu bölümle. 
 Karşımızda kardeşinden asla vazgeçmeyen ve her şeyin normale dönmesini isteyen bir abla var. Bu abla sorumluluk duygusu fazlasıyla gelişmiş bir kadın aynı zamanda. Çocuğunu her şeyden önce sevgiyle büyütmek isteyen bir anne. 
Yeong-hye ise bütün sorumluluklarından sıyrılmış bir kadın olarak karşımıza çıkıyor artık. " Ben artık bir hayvan değilim abla, " diyerek insanlığından vazgeçen bir kadın. O bir bitki artık. Belki de bu bölümde karakter bütün hayatı boyunca pasif olduğunu somutlaştırmaya çalışıyor diyebilirim. Belki de onu döven, ona psikolojik şiddet uygulayan insanlıktan kaçmaya çalışıyordur. 

 Her okura hitap edecek bir kitap asla değil. Okurken düşünmeyi seven, detaylara değer veren, metaforları anlayabilen bir okuyucuya ihtiyacı var kitabın. Üslup çok iyi. Yalın bir dili var yazarın, öyle süslü sözcükleri yok. Sıradan kelimelerle güzel cümleler kurmayı biliyor. Bu nedenle de kitap hızla ilerliyor; yani akıcı bir dili var. Ancak çevirmenin de hakkını vermek gerek tabiki. Kore Dili Eğitmenliği ve araştırmacılığı yapan Göksel Türközü'nün ellerine sağlık. Oldukça başarılı bir çeviri olmuş.
 Son olarak kitabın Kore'de bir filmi de çekilmiş. 2009 yılında çekilen filmin adı Vegetarian. Henüz filmi izlemediğim için iyi veya kötü olarak yorum yapamacayağım ama IMBD puanının 5.8 olduğunu söyleyebilirim.

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder