2.09.2017

SONUN GELDİ SEVGİLİM ~ TUNA KİREMİTÇİ

  Kitap Fiyatı: ₺  2,85 [ 12/08/2017 ]  - Kitapyurdu     


Tuna Kiremitçi'nin günümüz şartlarına uygun bir şekilde yazdığı bu aşk hikayesi insanı güldürürken düşündüren kitaplardan ve benim ilk Tuna Kiremitçi kitabım. Kitapta güldüğünüz şeyin komik olmasının nedeni gerçekliğe çok yakın olması. Öyle komedi kitabı da değil aslında. Yazar yazdıklarıyla okuyucuyu iğneliyor. Kitabında televizyonla birlikte yaşayan insanların nasıl kandırıldığını gerçekçi bir dille anlatıyor. Bunu yaparken de öyle tanıdık şeyleri kullanıyor ki insan bir anda kendini ya da tanıdığı birini görüyor karşısında. Zaten aslında kitabın en başında size neyle karşı karşıya olduğunuzu söylüyor yazar.


 Benim bir kitapta en sevdiğim şey kusurlu karakterlerdir. Çünkü onlar gerçek dünyanın bir parçasıdır. Siz mükemmel birini tanıyor musunuz? Ben tanımıyorum. Tuna Kiremitçi'nin de karakterleri her gün yanından yürüyüp geçtiğimiz sıradan biri kadar kusurlu. Bazı yazarlar karakterlerini mükemmel yapmak için uğraşıp onları gerçeklikten uzaklaştırırken bazı yazarlar da karakterlerini sıradan insanlar yapar ve onları okuyucu için gerçek kılar. Ben bu kitabı okurken Devrim'in, Rosa'nın, Gülbahar'ın vs gerçek olduğunu düşündüm. Karşıda oturan ve babasıyla problemleri olan bir Devrim benim için gerçekten vardı. Çünkü Devrim o kadar sıradan, o kadar tanıdık bir karakter ki onun varlığına inanmamak mümkün değil.

 Devrim'in ağzından yazılan kitap, bugünlerde çok popüler olan insanların dertlerini anlattığı programlardan birine katılan eski karısıyla başlıyor. Aslında bir nevi televizyon dünyasının iç yüzünü gösteriyor insanlara. Yani televizyonda gördüğümüz her şeyin doğru olmadığını gözümüze sokuyor. Bir hava durumu sunucusu olan eski karısı, tüm Türkiye'ye kocasının onu aldattığını söylediğinde Devrim de istemeden ünlü biri haline geliyor. Ve her şey olup biterken Devrim bir kadına aşık oluyor, hemde bu kadın evine televizyon almayan aykırı bir kadın.

 Devrim aslında sıradan bir adam ve öyle kalmak için de büyük bir çaba gösteriyor. Dikkat çekmemeye her zaman dikkat eden biri olarak tanımlıyor kendini Devrim. Sonun Geldi Sevgilim, çağımızda televizyonun ne kadar güçlü bir etkisi olduğunu anlatan bir roman gibi.

 Yazarın oldukça sıradışı betimlemeleri var. Bu betimlemelerin sıradışı olmalarının tek nedeni de günlük hayatta gözden kaçan küçük detaylar olmaları. Devrim'in eski karısı Rosa'nın her zaman hırslı biri olmadığı anlatılmış kitapta. Rosa'nın nazik ve tatlı bir kadın olduğu zamanlarda anlatılmış, geçmiş unutulmamış. Devrim de Rosa'yla değişmiş. Çünkü gerçek insanlar zamanla değişebilir. Aslında geçmişteki olayların insanların hayatlarını nasıl etkilediği oldukça iyi bir şekilde anlatılmış.


 Kitap gerçek anlamda bir çırpıda bitti, yani ne zaman başladım ne zaman sonuna geldim anlamadım bile. Ardından yazım için yazar hakkında ufak bir araştırma yaparken 2016 yılında romancılık kariyerini sonlandırdığını açıkladığını öğrendim.😢 Sanat hayatına müzik ve şiirle devam etmeye karar vermiş. Doğrusu böyle bir hayal dünyasının sahibinin artık roman yazmayacağını öğrenmek beni üzdü.


 Son olarak kitabı almak isteyenlere küçük bir not: Tuna Kiremitçi'nin bu muhteşem kitabını kitapyurdu sitesinin kelepir kitapları kısmından 2.85 Türk Lirasına alabilirsiniz, yani ben öyle yaptım.😁😁

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 
Devamını Oku »

26.08.2017

SAKLAMBAÇ ~ LİSA GARDNER

  Kitap Fiyatı: ₺ 5 [ 02/08/2017 ]  - Nadir Kitap  

 Zeki bir kadın olduğu kitaplarından belli olan Lisa Gardner ile tanışma zamanımız geldi.😍 Lisa Gardner oldukça üretken bir yazar. Şuanda (2017 yılına kadar yani) 29 kitabı var. Hatta 2018 için kitabının yolda olduğunu da biliyoruz. Yazar ilk kitaplarını Alicia Scott adı altında yayınlamış. Kendisi Alicia Scott'ın daha nazik, daha az şiddet ve daha çok romantizm içeren kitaplar yazdığını söylüyor. Ancak bu kitapların hiçbiri dilimize çevrilmedi. Zaten Lisa Gardner kitaplarının da çoğu dilimize çevrilmiş durumda değil. Ayrıca çevrilmiş olsa bile baskısı biten kitapların hiçbiri yeniden basıma girmemiş. Lisa Gardner okumak istiyorsanız kitapları ikinci el olarak almak zorundasınız, ben büyük bir çoğunluğunu ikinci el olarak aldım. Şansıma iki kitabı sıfır bulabildim. Saklambaç kitabı -fotoğraftan da anlaşılacağı gibi- ikinci el olarak aldığım kitaplardan biri. Lisa Gardner'ın dilimize çevrilmiş toplam 10 kitabı var (8'inin baskısı yok). Bu kitaplar serileri olan kitaplar ve şimdi anlatmaya başlayacağım Dedektif D.D. Warren Serisi dilimize neredeyse tamamen çevrilmiş olan tek seri. Yazarın toplam 5 serisi var ki kendisi bu serilerden bağımsız kitap yazmıyor. Sanırım artık serideki kitapların adını verip başlasam iyi olacak. 😁

Dedektif D.D. Warren Serisi:

1-Tek Başına
5.5-The 7th Month (Çevirisi yok.)
8-3 Truths and a Lie (Kısa Hikaye) (Çevirisi yok.)
10-Look For Me (Çevirisi yok.)
10.5-The Guy Who Died Twice (Kısa Hikaye) (Çevirisi yok.)
11-Never Tell (Çevirisi yok.) 
12-When You See Me (Çevirisi yok.)

 Ben Tek Başına kitabını birkaç yıl önce okuduğum için onun yazısını burada yayınlayamayacağım. Ama o kitap aklımda yer edinmeseydi Lisa Gardner'ın diğer kitaplarını da okumazdım. O kitabı referans olarak alıp yazarın diğer kitaplarına yöneldim. Tek Başına'dan sonra okuduğum kitap bu değil ama aynı dedektifleri görünce ortada bir seri olduğunu öğrendim ve araştırmaya başladım. Gerçekten birkaç saatimi serinin sıralamasını çözmekle geçirdim ama sonunda bu listeye ulaştım.😌
 Saklambaç, yazarın bir önceki kitabı Tek Başına'da gerçekleşen olayların tekrarını da içerdiğinden ilk önce o kitabı okumak elbette daha iyi olacaktır. Ancak diğer kitaplarında bu denli bir bağlantı yok. Saklambaç kitabı gerçek anlamda bir saklambaç oynayan aileyi anlatıyor. Korkunç şekilde bulunan 6 ceset Dedektif D.D. Warren ve Bobby Dodge ile yolların kesişmesine neden oluyor. 25 yıl boyunca bir hayaletten kaçan Annabelle artık polise gitme zamanının geldiğine karar veriyor ve olaylar başlıyor. 


 Annabelle'in ailesi onu korumak için kendince bir çözüm bulmuş ve ömürlerinin sonuna kadar bu durumu da devam ettirmişler. Ancak Annabelle kendi başına kaldığında kimden ve neden kaçtığını bilmediği için kaçmaktan vazgeçiyor. Kitap insanlık hallerini oldukça iyi yansıtmış. Kimse üstün bir insan değil. Yani yoruluyorlar, ağlıyorlar, kusurları var.

Dedektif D.D. Warren her zaman sevdiğim bir karakter olmamıştır ama bu kitapta gerçekten sevdim. D.D. işi için her şeyi yapabileceğini gözler önüne seriyor. Annabelle'den ise hiç hoşlanmadım. Bence çok gıcık birisi. D.D.'nin ona iyi bile davrandığını düşündüğüm zamanlar oldu. Bobby ise eski sevgilisi olan D.D. 'ye karşı oldukça iyi davransa da biraz daha iyi olmasını istediğim zamanlar oldu. Açıkçası ben olsam onları tekrar birleştirirdim. Komik bir çift olabilirlerdi ama yazar bu düşüncemde bana katılmıyor. Neyse önemli olan bu değil zaten.😁

 Kitap büyük şoklar içeriyor. Akla gelmeyen şeyler ve göz önünden kaçan şeylerin hepsi ustalıkla olay örgüsüne oturtulmuş. Her şeyin insani açıklamaları var. Yani hiçbir zaman kimse bunu yapmaz, demiyor insan. Ben yapabilirim, böyle biri bunu yapabilir, dedirtiyor. Kitabı bir günde bitirdim. Yani 427 sayfa olması beni günlerce merak içinde süründürmesine izin vereceğim anlamına gelmiyordu.😁 Kısacası bu türü okumak isteyenler için şiddetle tavsiye ettiğim bir kitap.😉

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 
Devamını Oku »

19.08.2017

ALASKA'NIN PEŞİNDE ~ JOHN GREEN

    Kitap Fiyatı: ₺  19,66 [ 08/03/2017 ]  - Kitapyurdu    

 Alaska'nın Peşinde, John Green'in ilk romanı olduğundan belki de bazı şeylerden esinlendiği oldukça belliydi bana kalırsa. Kitabın başı Ölü Ozanlar Derneği'ni hatırlatıyor. Sadece gruptaki çocuklar biraz daha farklı biraz daha asi. Yine bu kitapta da yeni transfer edilmiş bir öğrencimiz var: Miles. Kendisi kitabın baş karakteri. Ancak bence her şeye rağmen oldukça özgün olan yanları da var kitabın.

 Miles yazarın bir diğer kitabındaki gibi (Aynı Yıldızın Altında) oldukça takıntılı bir karakter. Bu durumun kötü bir şey olduğunu söylemiyorum, bence her iki durumda özgün takıntılardı. Ancak bu durumda yazarında takıntılı bir insan olduğunu düşünebiliriz, şahsen ben öyle düşünüyorum.😁

 Alaska Young, Miles'ın aşık olduğu kız. Hayat dolu ve sıradışı bir karakteri var. Alaska'yı ne sevdim ne sevmedim ama en yakın arkadaşı olan Albay'ı (aynı zamanda Miles'ın oda arkadaşı) oldukça sevdim. Bence bir arkadaşın olması gerektiği gibi içten, fedakar ve zeki. Albay da oldukça hayat dolu bir karakter. Aslında sanırım bu kitapta hayattan soğumuş karakterlerin olmadığını söyleyebilirim. Çünkü hepsi bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyor. İnsanların son sözlerini ezberleyen Miles bile hayallerinin peşinden koşuyor, kendine yaşamak için bir neden arıyor.

 Kitap oldukça sürükleyici. Karakterler eğlenceli, yazarın dili akıcı ve yeri geldiğinde komik. Bazen öyle bir cümle yazıyor ki insanın boğazı düğümleniyor ama bazen de öyle bir cümle yazıyor ki sessiz odayı bir kahkaha kaplıyor. Oldukça iyi bir roman, ben iki gün içinde okudum. Ancak plaj için iyi bir seçim olmadığını söylemeliyim, çünkü siyah kapağı güneşten dolayı ateş gibi yanıyor.😁

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 




Devamını Oku »

12.08.2017

ALBAYIM BENİ NEZAHAT İLE EVLENDİR ~ İLHAMİ ALGÖR

  Kitap Fiyatı: ₺  9,00 [ 06/02/2017 ]  - Kitapyurdu    

Upuzuuuun bir aradan sonra tekrar karşınızdayım.😊 İlhami Algör'ün bir başka kitabını yorumlamak üzere başlıyorum yazıma.


 Öncelikle kitabı okumaya başladığımda " Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, kitabının devamı mı? " sorusunu kendime sorup durdum. Ama sanki devamı değil de başka bir boyutta adamın hayatına devam eden hali gibiydi. Yani biraz garip bir kitap gibi geldi bana. Yazar olarak bir karakter var kitapta ve bu yazar gerçek hayattan hikayeler çalıyor. Aslında bu oldukça ilgi çekici bir durum. Müzeyyen de burada bir masal olmakla suçlanıyor. İlhami Algör de bir yazar sonuçta ve burada biraz kendine hakaret ediyor gibi geldi bana. Yani bir nevi özeleştiri de yapıyor diyebiliriz sanırım. Müzeyyen'in esas kız kendisinin figüran olduğunu söylüyor karakterimiz ve bu karakter kaderinin bir yazarın elinde olduğunu biliyor. Sanki kalbi ile beyni konuşuyor gibi bir durum var. Herkesin hikaye kahramanı olduğu dünyada o, kendi başına davranabilen bir hikaye kahramanı olmak istiyor. Hatta kendi kendine bir hikaye yazıyor ki anlatılamaz yani.😁 

Aslında adamın ümitsiz bir aşk arayışı var. " Hikayenin eksikliği kadın. Hikayem ise o kadını aramak. " Bu açıdan bakıldığında divan edebiyatına benzetebiliriz sanırım. Orada da sürekli bir aşk acısı vardır, eğer aşk acısı olmazsa şiir olmaz. Yani şair gönüllü olarak aşk acısını çekmek ister. Kitaba dönecek olursak hikayesini arayan bir adam var karşımızda. Bir kitapta bir sürü küçük hikaye var. Aslında oldukça eğlenceli ve ilginç bir kitap. Ancak bir o kadar da kafa karıştırıcı olduğunu söyleyebilirim.

Bir sonraki kitapta görüşmek üzere. ❤
Devamını Oku »

5.03.2017

SIR ~ JULİE GARWOOD

   Kitap Fiyatı: ₺  19,50 [ 19/12/2016 ]  - Kitapyurdu  

Highlands' Lairds serisinin ilk kitabı olan Sır, İskoç Beyi Iain Maitland ve İngiliz kızı Judith arasındaki aşkı anlatıyor. Kitabı anlatmaya geçmeden önce serimizdeki kitapları belirtmek istiyorum:
1- Sır,
2- Fidye,
3- Aşk Seni de Vurur

Hikayemiz 12. yüzyılda geçiyor. İki küçük kızın İngiltere ve İskoçya sınırında her yıl yapılan şenlik esnasında tanışıyor. Bu iki küçük kız yılda bir kere buluşarak yıllar geçtikçe sağlamlaşan bir arkadaşlık ilişkisi kuruyor. İskoç kızımız Frances Catherine sınırda yaşıyor ve annesini doğum yaparken kaybetmiş. Judith ise bir İngiliz kızı ve annesi onunla ilgilenmiyor, aslında annesi ondan pek haz etmiyor. Judith, annesinin İskoçlara olan nefretini 11 yaşında babasının aslında bir İskoç olduğunu öğrendiğinde anlamlandırabiliyor.

Frances Catherine, Highland'de yaşayan Patrick Maitland ile evlenince iki arkadaşlık yılda bir kere birbirlerini gördükleri bu şenliklerde de görüşemiyorlar. Highland, İskoçya'daki dağlık araziyi belirtmek için kullanılan özel bir kelime. Frances Catherine sırf sınırda büyüdüğü için kocasının halkı tarafından hor görülüyor. Kız hamile kaldığında Judith'in yanına gelmesini istiyor. Judith, ona çocukken doğumunda yanında olacağına dair söz vermiş ve Frances Catherine onun sözünü tutacağından emin. Ancak Judith'in oraya gelmesi bile olay oluyor. Eğer Patrick'in abisi Iain Maitland bey olmasaydı Judith muhtemelen oraya da gelemezdi. Çünkü Maitlandler kendilerini diğer insanlardan soyutlayarak yaşayan bir halk, bir de üstüne İngilizlerle olan düşmanlıkları düşünülünce Judith'in gelmesi onlar için adeta bir kriz nedeni oluyor.

Ian Maitland ve üç savaşçısı kızı almak için İngiltere'ye gidiyor. Judith'in sözünü tutup onlarla gelmesini beklemiyorlar ama kız onları şaşırtıyor. Ian Maitland, tabiki de en iri, en kaslı ve en yakışıklı olan adam. Ailesine bile güven duyamayan Judith adamı görür görmez ona güvenmekte bir sakınca duymuyor. Zaten genellikle kızların aileleri problemli oluyor, bir klişe yani. Tabiki Iain da Judith'i beğeniyor, aslında Judith'i herkes beğeniyor. Herkes onu kendine istiyor, adeta bir kainat güzeli muamelesi görüyor. Burası kitabın beni biraz rahatsız etti, çünkü saçmaydı.😁

Kitapta yine bazı saçma durumlar vardı. Yani bu tip saçmalamaları artık bu yazarın romantikliğe düşkün olmasına veriyorum. Aslında aşk için romantizm zorunlu bir durum değildir, ama Julie Garwood'un böyle düşünmediği belli. Çünkü kitapta koskoca İskoç Beyi hemencecik kızın kırılan kalbiyle ilgileniyor, daha tanışalı bir gün olmamış. Üstelik bu kız bir de İngiliz. Üstelik beyimiz kızı daha yolda yani birkaç gün içinde sahipleniyor. Iain Maitland tabiki de çok güçlü ama yumuşak dokunuşlu bir savaşçı.

Judith ise hem cesur hem de utangaç. Aslında Judith genel olarak çelişkilerle dolu bir karakter ve bu durum beni rahatsız etti. Bahsettiğim şey yazar o an ne gerekiyorsa onu söylemiş gibi ve bunu sadece kızı mükemmel yapmak için yapmış ki bu çok itici bir durum. Yani halkı bile Iain'dan korkarken kız korkmuyor, bu saçma değil mi şimdi?😁 Ayrıca kadınlık gururundan da haberi yok. Yaptığı bazı şeyleri hiçbir kadının yapacağını düşünmüyorum. Adeta bir iyilik meleği olan Judith, saf ve masum kız olarak lanse edilmiş.

Kadınlarla vakit geçirmeyen ama onlara nasıl iltifat edeceğini bilen dünyalar düzgünü adamımız kendi arazilerine geldiklerinde adeta bir başkası oluveriyor. Halkının yanında sert davranmaya çalışıyor ama işine gelince de romantikleşmekte sorun görmüyor. Zaten halk da çok garip.😁 Sınırda da yetişmiş olsa bir İskoç olan Frances Catherine'i kabullenmiyorlar ama İngiliz olan Judith'i hemencecik kabulleniyorlar. Judith bazen çok akıllı, zeki bazende safın önde gideni oluveriyor. Karakterlerdeki bu çelişkiler beni benden aldı. Kendimi biraz aptal yerine konmuş gibi hissettim.

Kitaba adını veren sır zaten kitabın başında anlatılıyor ama kitabın son 50 sayfasına kadar karakterlerimize rahatsızlık vermiyor. Ben etkisini daha çok görmek isterdim ama yazarımız romantizme biraz fazla takmış durumda olduğunda onu küçük bir olay olarak aradan çıkarmış. Yani kitap kesinlikle mükemmel değil, her şeye rağmen kötü de değil. Özgün olan yanları var ve bu durum benim için Julie Garwood'u okuma listemde tutmak için yeterli. Kitaba 5 üzerinde 3.5 verebilirim sanırım. Bir sonraki kitapta görüşürüz. ❤

Devamını Oku »