27.02.2021

BİR ALIŞVERİŞKOLİĞİN İTİRAFLARI ~ SOPHIE KINSELLA

   Kitap Fiyatı: ₺ 5 [ 28/09/2019 ]  - NadirKitap   

 

 Alışverişkolik serisi! Kapitalizm Rebecca Bloomwood'un hayatını ele geçirmiş. Ve böylece 9 kitaplık bir serinin de yolu açılmış. Bu seri ile ilgili şöyle bir durum var: Bir Alışverişkoliğin İtirafları ve Alışverişkolik ve Pembe Dünyası aynı kitap, orijinal kitap isimleri dahi farklı olsa da. Ben maalesef orijinal isimleri farklı olduğu için iki farklı kitap sandım ve ikisini de aldım ama okumaya başladığımda ikinci kitabı da şöyle bir karıştırayım dedim ve fark ettim ki ikisi aynı kitap. Bu bilgileri göz önünde bulundurarak seri sıralamasını veriyorum.

 

 

Alışverişkolik Serisi

1) Bir Alışverişkoliğin İtirafları ya da Alışverişkolik ve Pembe Dünyası
2) Alışverişkolik ve Amerika Rüyası ya da Alışverişkolik Yurtdışında
3) Alışverişkolik ve Evlilik
4) Alışverişkolik ve Ablası
5) Alışverişkolik ve Bebeği
6) Mini Alışverişkolik 
7) Alışverişkolik Yıldızlar Arasında
8) Alışverişkolik Takipte
9) Christmas Shopaholic (Çevirisi yok.)

"Kalbim, yüzde elli indirim etiketi gördüğümde attığı kadar asla atmıyor."

 
 Her şey bir kredi kartı ekstresi ile başlıyor, yüklü bir kredi kartı ekstresi. Bir ekonomi dergisinde gazeteci olan Rebecca (kısaca Becky) Bloomwood'un başı kredi kartları ile dertte. Uçan kuşa borcu olan 24 yaşında alışveriş yaptığında dünyası güzelleşen sevimli bir kadın Becky. Birlikte yaşadığı en yakın arkadaşı Suze da ondan geri kalmıyor ama Becky annesine aldığı şeylerin fiyatlarının sadece üçte birini söylerken Suze'un hiç böyle bir problemi olmamış. (Kızın kuzeni en zengin bekarlardan biri olarak dergilere çıkıyor, siz düşünün yani.) 
 

" "Arkadaşlar birbirine saygılı davranır. Ama sen bana saygı duymuyorsun değil mi? Sana göre ben bir şakayım. Hiçbir şeyim. Eh..." Yutkunuyorum. "Eh, öyle değilim." "

 
 Hemen yukarıdaki alıntı kitabın en sevdiğim bölümü oldu. Peki Becky bu sözleri kime söylüyor? Bir iletişim firmasının sahibi olan Luke Brandon'a. Luke, kalbimizi biraz kıran ilgi çekici beyefendi. Aynı zamanda Becky'nin de hoşlandığı bey. Ah, bu arada... Luke, Becky'nin en yakın arkadaşı Suze'u işten kovmuş zamanında. (Bence bu sevimli bir detaydı.😂) 

"Hayatımın geri kalanı için planım var mı? Pek sayılmaz."

 
 Mart ayında Noel alışverişi yapacak kadar kendini kaybetmiş durumda Becky. Bir sürü bankaya borcu var ve onlardan sürekli kaçıyor. Sorunlarıyla asla yüzleşmiyor. Şöyle söyleyeyim; anne-babasının evine gittiğinde Derek Smeath adında bir bankacı ararsa onlara yerini asla söylememesini çünkü adamın kendisini takip eden birisi olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyor. Yani yalan kızımızın ağzına yuva yapmış desem yeri. Ama bazen de öyle bir dürüst oluyor ki, bravo dedirtiyor insana. 
 

 "Buraya ait değilim, yığınla tozlu basın toplantısı notları ve içleri geçmiş kişiler hakkında bilgisayar tuşlarına basmak bana hitap etmiyor."

 
Çok borca girdiği için babasının her zaman sunduğu iki seçenekten birini yapmaya başlıyor: Kısıntı yap. Ancak bunu beceremeyince öteki seçeneğe yöneliyor: Daha çok para kazan. Aslında hayatını yoluna sokmaya çalışan komik bir kız Becky. Hayalinde bir magazin dergisinde çalışmak varken finans dergisinde çalışıyor ve elindekilerle mutlu olmaya çalışıyor. Başkalarının onu olduğu yerde bırakıp hayatlarını ilerlettiğini fark ettiğinde de içine kapanıyor. Ve bir yerden sonra şansın da yardımıyla farkında olmadan hayatını düzene sokmaya başlıyor.
 

"İşte birden, orada, annemlerin bahçesinde dururken hayatımın en dibine vurduğumu hissediyorum."

 
 Kitabı okurken aklımda en çok dolaşan sorulardan birisi şuydu: Neden kız kendini sürekli utandırmak zorunda? Tamam, karakteri tam olarak oturmamış, biraz şaşkın, biraz sevimli bir karakter ama sürekli kendi kendini rezil edemez yani. Kitapta beni rahatsız eden bir noktaydı bu. Onun dışında kitap fena değil. Herkes  bu seriyi çok sevmiş ama açıkçası ben Numaran Bende Var (yorum için tıklayın) kitabını daha çok sevmiştim. O tadı bulamadım. Ama okunur mu derseniz, okunur derim. 
 
Rebecca Bloomwood'un Banka ile Baş Etme Yöntemleri:
1) Bacağınızın kırıldığını söyleyin.
2) Var olmayan köpeğinizin öldüğünü söyleyin.
3) Telefonu yüzlerine kapatın.
4) Öpüşme hastalığı kaptığınızı söyleyin.
5) İmzasız çek gönderin.
6) Var olmayan teyzenizin öldüğünü söyleyin.
7) Yanlış tarihli çek yazın.
 
 
 2009 yılında filmi de çıkmış bir kitap Bir Alışverişkoliğin İtirafları. Kitaptan edindiğim izlenim ile filmin eğlenceli olacağını düşünüp izlemek istedim. Ama film kitaptan sadece esinlenildiği ile kalmış diyebilirim. Saçma sapan değişiklikler yaparak kitabı harcamışlar resmen. En başında kız ekonomi gazetesinde değil bahçecilik temalı bir dergide çalışıyor ve sonra finans gazetesinde Luke'un yanında işe giriyor. O andan sonra zaten filmi atlayarak 10 dk içinde bitirdim. Görmeyi çok istediğim bavul sahnesini bile yok etmişler. IMBD 5,9 vermiş zaten. Filmin seveni var mı? Var. Ama ben onlardan biri değilim. Belki kitabı önce okumasaydım sevebilirdim.

 
 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 
Devamını Oku »

19.02.2021

SAHTE BALAYI ~ CHRISTINA LAUREN

  Kitap Fiyatı: ₺  23,10 [ 04/02/2021 ]  - Kitapyurdu    

 Christina Lauren tarafından yazılan bir romantik komedi kitabı Sahte Balayı. Bilmeyenler için (benim gibi) hemen söyleyeyim Christina ve Lauren iki farklı kişi aslında. Christina Hobbs ve Lauren Billings birlikte yazan iki yakın arkadaş. (Alın bu bilgiyle yaşayın.😁)

"Ne düşündüğümün bir önemi yoktu, herkesin gözünde karamsarın tekiydim."

 Amelia (kısaca Ami) ve Olive (evet, bildiğiniz Zeytin 😂) Torres tek yumurta ikizleri. Yani dış görünüşleri tıpatıp aynı, karakterleri ve hayatlarının aksine. Olive'in sözleriyle kız kardeşini tanımlayacak olursak Ami dört yapraklı bir yonca. Oysa İkizi ilgi odağı olurken hep kenara çekilen   Olive ise ev arkadaşı aniden evden taşındıktan bir gün sonra işten çıkarılmış ve 2 aydır iş arayan bahtsız bedevi bir kız. Ethan ise karizmatik, yakışıklı ve zeki bir adam.

"Bineceğimiz uçağı gördün mü? Kendi uçak yakıtımızı yanımızda getirmemizi istemedikleri için şanslıyız."

 Ami'nin neredeyse her şeyi (gelinliğini bile!) bedavaya getirdiği düğünü ile başlıyor kitap. Damadımız Dane Thomas. Ami'nin baş nedimesi ikizi Olive, Dane'in sağdıcı ise abisi Ethan. Olive ve Ethan birbirinden nefret ediyor demeyelim de yıldızları barışık değil diyelim.😜 Olive alerjisi, Ethan ise titizliği yüzünden düğündeki açık büfe deniz mahsüllerinden yemiyor. Onların dışındaki herkes açık büfenin azizliğine uğrayıp kusmaya başlıyor, hem de tam Olive konuşmasını yaparken! Kötü şans!😖 Ami ve Dane sağlam kalanlar oldukları için Olive ve Ethan'ı kendi (bedava) balayı tatillerine gönderiyor ve maceramız böyle başlıyor.

 Tam Sally Thorne hayranlarına göre bir kitap olduğunu söyleyen birkaç yorum sonrasında kitabı alıp okumaya karar vermiştim. Ancak bana kalırsa bu yorumlar biraz yanıltıcı. Yani sanırım okuyucunun (yani benim😅) çıtayı yükseğe koymasına neden oluyor. Açıkçası kitap öyle komik böyle eğlenceli diyebileceğim bir kitap değildi. Komik mi? Evet, yani. Eğlenceli mi? Evet. Zeki esprileri var mı? Var. Ama okumazsam olmaz mı? Hayır. Yani beklediğim kadar komik ve eğlenceli gelmedi. Kesinlikle vasat da diyemem ama okuyacaksanız siz yine de çıtayı çok yukarıda tutmayın. Özellikle de Sally Thorne ile kıyaslamayın.🙅

 Bana kalırsa Olive'in karakter olarak bazı eksik duyguları var. Yani çok öfkelendiği bir şeyi 1 saat sonra unutuveriyor. Oysa Ethan'a üç yıl önceki tek bir hareketi yüzünden kin güden bir kadın Olive. Yeterince öfkeli kalamıyor ve bu da karakterini gerçeklikten uzaklaştırıyor. Çünkü onu en başta öyle bir anda her şeyi unutacak biri gibi yazmamışlar. Karakter gelişimi olarak düşünülebilir mi? Hayır, çünkü üç yıl önceki olay sürekli aklında dönüyor ve bir gecede de kimse öyle bir karakter gelişimi yaşamaz, özellikle 30 yaşını geçmiş biriyse. Bunların dışında okunur mu? Okunur. Hoş diyebileceğim bir kitaptı.Ayrıca iç ön ve arka kapak tasarımları çok hoşuma gitti! (Zaten Yabancı Yayınları kapak tasarımı konusunda baya iyi.)😍😍


 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Devamını Oku »

12.02.2021

KİMSİN SEN? ~ LİSA GARDNER


 Yıllar sonra gelen Dedektif D.D. Warren serisinin 9. kitabı ile karşınızdayım! Aradaki iki kısa hikayenin çevirisi hala yok ve çok büyük ihtimal hiçbir zaman da gelmeyecek.🥺 Ayrıca Lisa Gardner kitaplarının kapak tasarımları yenilenip tekrar basıma girdi. Belki başka kitapların da geleceğinin habercisidir, kim bilir?(Lütfen öyle olsun, lütfen, lütfen, lütfen!)😊😊

 

 

"Bu adamın ilk hatası, kızınsa ilk zaferiydi."

 Etkileyici, tüyleri diken diken eden ve yazarın amacına ulaşarak okuyucunun midesini bulandıran bir başlangıcı var kitabın. Ben ki suç romanlarına bayılırım, ancak bir an gerçekten bu koca kitabı bitirebilecek miyim diye sorguladım kendimi. Florance Dane kaçırılıp 472 gün boyunca bir adamın esiri oluyor. Esaret altında korkunç şeylere katlanmak zorunda kaldığı 472 günü okumak çok zordu. Dünyanın bir yerlerinde bu hikayenin benzerini yaşayan insanlar olduğunu bilmek beni zorlayan kısmıydı. İlk 50 sayfayı okurken kendime sonunda kızın kurtulduğunu sık sık hatırlatmak zorunda kaldım. 

"Eskiden yaptığım şeyleri yapabilir, aynı yerlere gidebilir, aynı insanları görebilirim ama kendimi aynı hissetmiyorum artık. Hatta sanırım bazı günler hiçbir şey hissetmiyorum."

 472 günlük esaretin üzerinden beş yıl geçmiş. Florance Dane (ailesi ve arkadaşlarının ona seslendiği şekilde Flora), kendini korumak için çeşitli dövüş sanatları öğrenmiş, teorik bilgiler edinmiş ve çok daha güçlenmiş bir kadın artık. Bir akşam bara gidiyor ve bar çıkışında barmen tarafından kaçırılıyor. Ancak barmen onun kim olduğunu bilmiyor ya da ne kadar zeki ve güçlü olduğunu. Ve bu hatasının bedelini acı içinde yanıp ölerek ödüyor. Bu noktadan sonra Flora kurbanken saldırgan oluyor ve sevgili D.D., Flora'nın bir infazcı olmasından şüpheleniyor. Açıkçası D.D.'nin Flora'ya anlamsız yere biraz fazla yüklendiğini düşünüyorum. İnfazcı olmasından şüphelenebilir ama çok sert bir şekilde yaklaştı kıza. Anlamsızdı. Zaten sonrasında Flora kaçırıldığında da şüpheli konumu önemsiz bir detaya dönüşüyor.

"Hayatta kalmış ama nasıl yaşaması gerektiğini hala öğrenememiş biriyim."

 Flora hala geçmişin yaralarını saramamış genç bir kadın. Lisa Gardner'ın Flora'nın psikolojisini başarılı bir şekilde ele aldığını düşünüyor ve kendisine bir kere daha hayranlık duyuyorum. Her ne kadar kaçırıldığında gücü elinden alınsa da hayatta kalarak ne kadar güçlü olduğunu hem Flora'ya hem de okuyucuya defalarca hatırlatıyor. D.D. ile de bu noktada ortak bir yönleri var yani. Her ikisi de bağımsız ve güçlü kadınlar. D.D. omzundaki yaralanma nedeniyle silah taşıma izni olmayan kısıtlı görevin kısıtlı kısmına uyum sağlayamayan bir şef, Flora ise peşinde koşmayı uzun zaman önce bırakması gereken şeylerin hala peşinde koşan bir kadın. 

Müthiş bir zeka ile yazılmış bir suç romanıydı Kimsin Sen?. Zaten ilk 50 sayfadan sonrasını sabah beşe kadar okuyup bitirdim. Ama ilk 50 sayfa beni cidden zorladı. Bilmiyorum belki de karakterlerle fazla empati kurduğum içindir. Yani aslında bu kitabı okuduğum için mutluyum. Suç romanı severlerin en sevdikleri romanlar arasına girebilir. Zaten Lisa Gardner'dan da başka ne beklenirdi ki? 😉

Dedektif D.D. Warren Serisi:

1-Tek Başına
5.5-The 7th Month (Çevirisi yok.)
8-3 Truths and a Lie (Kısa Hikaye) (Çevirisi yok.)
10-Look For Me (Çevirisi yok.)
10.5-The Guy Who Died Twice (Kısa Hikaye) (Çevirisi yok.)
11-Never Tell (Çevirisi yok.) 
12-When You See Me (Çevirisi yok.)


 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

 

 

Devamını Oku »