Kitap Fiyatı: ₺ 9,75 [ 04/03/2016 ] - D&R
Ray Bradbury'nin geçmişten ilham alarak yazdığı Fahrenheit 451 korkutucu bir geleceği anlatıyor. Hitler ve Stalin'in kitap yakması, mitolojik merakı ve 1680 yılında Salem'deki büyükannesi Mary Bradbury'nin yargılanıp yanmaktan kurtulduğu cadı avı yazarımıza ilham veriyor. Doğrusu burada benim en çok dikkatimi çeken şey 1680'deki büyükannesini bilebilmesi. Şahsen ben anneannemden önceki nesil hakkında bile doğru düzgün bir şey bilmiyorum.😵
Kitaba döndüğümüzde ise karşımıza kitap yakan itfaiyeciler çıkıyor. Dönemin itfaiyecileri sadece kitap yakıyor. Çünkü kitap okumak yasak.😳 Evler yanmaz bir özellik kazanmış ve insanlar eskiden itfaiyecilerin yangın söndürme gibi bir işlevleri olduğuna inanamıyor. Bu durum bize bir kelimenin işlevine göre kullanımının ne kadar değişebileceğini gösteriyor diyebiliriz.
Fahrenheit 451; kitap kağıtlarının yanıp tutuştuğu sıcaklık derecesidir. Bu yüzden kitaba daha mükemmel bir isim de düşünemiyorum doğrusu.
Montag, kitap yakmaktan haz alan itfaiyecilerden biriyken bir gün Clarissa adında 17 yaşındaki bir kızla tanışıyor. Clarissa düşünmeyi bilen özgür iradeye sahip bir birey. Ancak bu topluma aykırı bir karakter. Montag, Clarissa sayesinde gerçekten mutlu olmadığını fark ediyor. Kitabın bir çok yerinde Montag'ında belirttiği gibi mutlu olmak için her şeye sahipler ama bir şeyler eksik ve eksik olan tek şey yıllardır yaktıkları kitaplar. İnsanlar kitap okumadığı/okuyamadığı için düşünmeyi, özgür iradeleriyle gerçekten kendileri için karar vermeyi bilmiyorlar. Bu durum devlet tarafından televizyon ile örtbas ediliyor. Televizyonun kontrol altında tuttuğu bir topluma dönüşmüş durumdalar. Kitap aslında televizyon kitaba karşı konusunu ele alıyor. Televizyon insanları aptala çevirirken kitap onları düşünmeye sevk ediyor. Clarissa psikiyatristinin neden dışarı çıktığını, ormanda bisikletle dolaştığını, kuşları seyrettiğini ve kelebekleri topladığını bilmek istediğini söylüyor. Bunlar bizim için normal davranışlarken Bradbury'nin distopyasında deli saçması olarak görülüyor. Bunlar karşısında Montag, genç kızı bir yaşlı gibi konuşmakla itham ediyor. Çünkü yaşlılar gibi Clarissa da düşünmeyi biliyor. Ancak Montag düşünmenin nasıl bir şey olduğunu hiç tatmamış, sürekli olarak yönlendirilmiş bir birey. Çünkü devletin mottosu daha çok topluluk ruhu, daha az düşünme.
Toplumun hedefi ise her zaman mutlu kalmak. Ancak Bradbury bu durumu devletin değil; teknoloji ve kitlenin sömürüsünün, azınlıkların baskısının bu hale getirdiğini söylüyor. Başta baskı, uyarı ve sansür yoktu, diye de belirtiyor.
Mutlu olma hedefine ulaşmak için herkesin eşit olması gerekir. Eşitlik için ise bütün insanlar farklılıklarından sıyrılıp birbirine benzemek zorundadır. Kitaplar düşünmeyi sağlayarak farklılıkları ortaya çıkardığı için eşitliğe engel olurlar. Bu nedenle de kitaplar tehlike olarak görülmektedir.
Montag'ın karısı Mildred toplumun örnek vatandaşı olarak tanımlanabilir. Televizyona ve uyku haplarına bağımlı olarak hayatını sürdüren Mildred'in en büyük arzusu evlerine yeni bir televizyon daha almak. Ancak bir gün Mildred bilerek ya da bilmeden intihar eder. Eğer bilerek intihar ettiğini düşünürsek ne kadar boş yaşadığının farkında olan, düşünmekten vazgeçemeyen ve bu hayata katlanamayan bir birey olduğunu fark ettiğini söyleyebiliriz. Ancak eğer bilmeden yani hapları içtiğini unutup tekrar tekrar içtiğini düşünecek olursak sistemin onu gerçek bir aptala çevirdiğini ya da bilinçaltının onu yönlendirdiğini söyleyebiliriz.
Mildred'in intiharı için eve doktor bile gelmiyor. Böyle şeyler çok olduğu için teknisyen diyebileceğimiz iki kişi gelip kadının kanını değiştiriyor ve gidiyor.
Yangına karşı sigorta yaptıran bir şirket kuran Benjamin Franklin bu distopyada ilk itfaiyeci olarak geçiyor.
Montag'ın kitap saklamasıyla olayların gidişatı değişik bir hal alıyor.
Fahrenheit 451 opera ve film olarak da sergilenmiş bir eser. Filmi izlediğim için film ile kitap arasındaki tek benzerliğin genel konusu olduğunu söyleyebilirim. Film biraz daha yüzeysel kalmış ve bazı karakterler eklenmemiş, bazı karakterler değiştirilmiş olarak önümüze sunulmuş. Bu nedenle orijinal bir eser olarak kitabı okumanızı daha çok tavsiye ederim. Çünkü filmde yakaladığınız bazı çelişkiler kitapta açıklanıyor diyebilirim.
Kitapların insanları kötüye sürüklediği düşünülen bir distopyayı okumak zaman zaman insana değişik gelse de kitapların önemini hatırlatıyor bize. Yeni yıla böyle bir kitapla başlamak istememin nedeni de bu: Kitapların insanların için ne kadar önemli olduğunu kavrayabilmek. Yani kitap severler için mükemmel bir distopya.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
Devamını Oku »