" Kuzey Koreliler de Güney Koreliler de aynı etnik kökene sahiptir. Aynı dili konuşuruz- yalnızca Kuzey Kore dilinde "alışveriş merkezi", "özgürlük", hatta "sevgi" anlamına gelen sözcükler yoktur. Dile getirebileceğimiz tek gerçek "sevgi" Kimler'e duyduğumuz tapınmadır. "
Kim ailesinin liderliğinde yönetilen Kuzey Kore'de insanlar dünyaya geldikleri andan itibaren propogandaya maruz kalıyor. Dinledikleri çocuk şarkılarından tutun da tek kanalda izledikleri haberlere kadar her şeye propaganda karışmış durumda. Güney Kore pis, kötü bir yer olarak anlatılırken Kuzey Kore, dünyanın en güzel ülkesiymiş gibi anlatılıyor halka. Ve dünyanın hiçbir yeriyle iletişim kurma imkanı olmayan halkın buna inanmaktan başka şansı yok. Zaten Güney Kore'ye kaçmanın bedeli kesin idam olurken bir diğer sınır komşusu olan Çin'e kaçtığınız takdirde idam yerine, insanlık dışı koşulların geçerli olduğu bir çalışma kampına gönderilebilirsiniz.
" Hakkınızda her şey kayda alınır, kayıtlar yerel yönetim bürolarında ve büyük ulusal teşkilatlarda saklanır ve bu bilgi nerede yaşayacağınızı, okuyacağınızı ve çalışacağınızı belirler. "
Devlet güvenliği bahanesi öne sürülerek internetin yasak olduğu Kuzey Kore'de halkın, liderlerinin söyledikleri dışında bir şeye inanma ihtimali sıfır. 'Sevgili liderleri' onlara düşünmemeyi öğretiyor, giyecekleri kıyafetlere kadar her şeyi birey yerine 'sevgili liderleri' seçiyor. Ve onlar da hayatta kalmak için mücadele verirken bunların farkına bile varmıyor. Beyinlerinden önce midelerini doldurmaları gerekiyor.
" Ablamla ben uyuyunca, annemle babam endişeden perişan vaziyette yatar, uyuyamaz, açlıktan ölmememiz için ne yapmaları gerektiğini düşünür dururlardı. "
Açlık, Kuzey Kore halkının (başkent Pyongyang dışındaki halkın) en büyük problemi. Yeonmi açlıktan yediği otlardan, yusufçuk böceklerinden bahsediyor kitapta. Bir insanın 25 milyon insana bunları nasıl yaşattığına akıl ermiyor doğrusu. Yeonmi Park, Kuzey Kore'den kaçış nedeninin açlık olduğunu söylediğinde şaşırdım. Çünkü ben açlıktan önce özgürlüğün geleceğini düşünmüştüm. Ama unuttuğum bir şey vardı: Kuzey Kore halkı özgürlüğün ne olduğunu bilmiyor ki, dillerinde öyle bir kelime bile yokken nasıl özgürlüğü düşünebilirler ki?
Liderlerinin mistik güçleri olduğuna bile inandırılmış insanlar var orada. Bütün kitapları basan hükümet her birini ince ince propaganda aracı olarak işlemiş. Tarih kitapları yalanlarla doluymuş. Bütün dünyanın bildiğinden farklı şeyler olduğunu iddia ediyorlarmış.
Özgürlüğün, bireyselliğin olmadığı bir ülke, duyguları bile kontrol edilen bir halk var Kuzey Kore'de.
" Nehir kenarı karanlıktı ama Chaingbai, Çin ötemizde ışıl ışıldı. Dönüp hızla doğduğum yere baktım. Elektrikler kesikti her zamanki gibi, tüm görebildiğim, kapkara, cansız bir ufuktu. "
Işıklarla kaplı Çin'de insan tacirlerinin eline düşüp, gözlerinin önünde annesine tecavüz edildiğinde anlıyor 13 yaşındaki Yeonmi Park, geldiği yerin kurtulduğu yerden daha bile kötü olabileceğini.
Muhtemelen Kuzey Koreliler dış dünyayla iletişim halinde olmadığından ve içeride de açlıkla mücadele ettiklerinden başka şeyler düşünmeye vakit bulamadıklarından olsa gerek insanların dürüst olduğuna, iyi niyetli olduğuna dair saf bir inanca sahip olabilirler. Ya da belki de hayatta kalmak için son şansları olduğunu düşündüklerindendir her şeyin safça çıkarsız olabileceğini düşünmeleri.
31 Mart 2007 yılında kaçtığı Çin'de 13 yaşında annesiyle insan tacirlerinin eline düşüyor Yeonmi Park ve bir başka cehennem hayatı başlıyor onun için. Ama o, hiç vazgeçmiyor. Gençliğinden, belki de ergenliğinden gözü kara, düştüğü çukurdan çıkmak için tırnaklarıyla tırmanmaya çalışıyor.
Çinliler, Kuzey Koreli sığınmacıların zor durumundan faydalanılıyor; kadınlar satılıyor, erkekler köle gibi çalıştırılıyor. Sığınmacıların başka çaresi olmadığından seslerini çıkarmadan kabulleniyorlar her şeyi. Seslerini çıkarırlarsa biliyorlar ki sonları ölüm.
" Hanowan Yerleştirme Merkezi'nde bize öğrettikleri ilk şey ulusal marştı. Hepimiz marşı söylemekte çok başarılıydık. Kuzey Koreliler marş söyleme ustasıdır. Geri kalan görevlerse çok daha zordu. "
Hiçbir zaman düşünmüyorlar Güney Kore'ye kaçmayı aslında. Cezasının vatana ihanet suçu sayılmasından dolayı kesin ölüm olduğu bir şey yapmak istemiyorlar. Ancak kimliksiz yaşam artık Yeonmi'nin canına tak ettiğinden dolayı Güney Kore'ye gidip insani şartlarda yaşamak istiyor.
Binbir zorlukla kaçtığı Güney Kore'de ilk gittiği yer bir hastane Yeonmi'nin. Sağlık kontrolünden geçtikten sonra Kuzey Korelileri sorguladıkları Milli İstihbarat Teşkilatına gidiyorlar.
Ardından Kuzey Korelilere, Güney Koreli olmayı öğrettikleri Hanowan Yerleştirme Merkezi'ne gidiyorlar. Burada onlara düşünmeyi, özgürlüğü öğretiyorlar, kendi adlarına seçim yapmayı. Onları gerçek bireyler haline getirmek için uğraşıyorlar burada.
" Binlerce diğer Kuzey Koreli gibi ben de evimden kaçıp Güney Kore'ye yerleştim. Mühürlenmiş bir sınır ile yetmiş yıllık bir çatışma ve gerilim sanki bizi hiç ayırmamışçasına Güney Kore'nin vatandaşı sayıldım. "
Güney Kore'de onu zor bir hayat bekliyor, alışkın olmadığı teknoloji, eğitim sistemi, insanlar. Güney Koreli insanların onu kendilerinden biri olarak görmesi uzun sürüyor. Ya da Yeonmi'nin kendini onlardan biri olarak gösterebilmesi. Bizim Almancılar gibi: Almanya'da Türk, Türkiye'de Almancı.
Dünyada hakkında en az şey bilinen ülke olma özelliği taşıyan Kuzey Kore'de neler olduğunu öğrenmek için çok kıymetli bir kitap. Taşrayı, sıradan bir şehri, annesini görmek için gittiği çalışma kamplarını ve başkent Pyongyang'ı da görmüş biri olarak Kuzey Kore'yi en iyi gözlemleyen insanlardan birisi Yeonmi Park.
Yazamadığım onlarca önemli şey var. İnce ince detaylarıyla her şeye değinmiş olması kitabı otobiyografi kitabından bambaşka bir boyuta getirmiş. Azimli ve güçlü bir kadınmış Yeonmi Park. Hayatta kalmak için her şeyi yapmış ve sonunda başarmış.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder