Kitap Fiyatı: ₺ 4,94 [ 03/12/2017 ] - Kitapyurdu
Korku. Türk Dil Kurumu'nda bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü olarak açıklanan kelime. Korku bende kendini mide bulantısı olarak gösterir. Bazılarının ağzı kurur, kalbi hızlanır, başına ani bir ağrı saplanır. Bazen bir yürek hoplaması olur, eğer korkumuz küçükse ya da anlıksa. Korku bir insanın tadabileceği en kötü duygudur. Aslında korku bir belirsizlik halidir. Korku kendini genelde şimdi ne olacak, sorusuyla gösterir. Şimdi ne olacak? Acı mı çekeceğim? Nasıl, neden? İnsan korkarken böyle düşüncelere kapılır.
Stefan Zweig, burjuva bir kadın üzerinden korkunun bir insanı hangi uçlara götürebileceğini anlatmış bu sefer. Bayan Irene, kocasını aldatan ama aldattığı adamı da aslında sevmeyen bir kadın. Onun sevdiği şey duyduğu heyecan. Bayan Irene'in "aşığı" Eduard, küçük bir çevrede tanınan bir piyanist. Kocası ise önemli bir avukat. Irene, Eduard'la huzurlu, rutinleşmiş hayatından sıkıldığı için bir ilişkiye başlıyor aslında. Eduard toplumda biraz daha alt tabakadan biriyken kadın burjuva. Zweig, kadının dünyasını yaşadığı ortamda onu zorlayan hiçbir şey yoktu, diyerek anlatıyor.
Bir başka neden ise bir kadın olarak ilk defa gerçek anlamda kendi adına karar alabilmesi gösterilebilir. Çünkü, burjuva dünyasına ait de olsa, o dönemde kadın bir erkeğe bağlı olmadan hayatını sürdüremez durumdaydı. Bu ilişkiye başlamak için kimseye fikrini sormasına gerek yoktu kadının ve o da kendi adına bir şey yapabilmenin hazzını almak için bu ilişkiyi bir fırsat olarak görüyor. Çünkü bu ilişkide aldığı her karar, kendi özel iradesine ait. Ancak zamanı geldiğinde de rahatı için aşığını bırakmaya hazır.
Aşığının ona hissettirdiği gençliği seviyor ama sonuçlarına katlanmaktan korkuyor. Ve bir gün aşığının evinden çıkarken Eduard'ın sevgilisiyle karşılaşıyor. Kadın ona şantaj yapmaya başlayıp parasını alıyor. Irene, kocasının bu ilişkiyi öğrenmesinden o kadar çok korkuyor ki kadın ne derse yapıyor. Çünkü kocasının böyle bir durumda ne tepki vereceğini bilemiyor. Böylece 8 yıllık kocasını da aslında hiç tanımadığını fark ediyor. Hatta 8 yıldır en yakını olan çekirdek ailesinin onun sürekli dışarıda olmasından dolayı ev içinde, özel alanlarında, ona yer bırakmadığını fark ediyor.
Korkunun da ceza olduğunu savunuyor Zweig bu kitabıyla. İnsan belirsizlik halindeyken sürekli ihtimalleri düşünerek yaşar. Bu belirsizlik bittiğinde korku da biter. Kötüyse kötüdür; acısı çekilir, yaşanır ve bir şekilde atlatılır. Ancak korku, belirsizlikten beslenir. İnsan bilemediği şeyden korkar.
Bir insanın hissedebileceği en kötü duygu korkudur bence. Çünkü başına neler geleceğini bilemediğin bir durumdasındır. Kitapta bu durum oldukça iyi anlatılmış. İnsan psikolojisini ne kadar iyi bildiğini bir kere daha göstermiş Zweig.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
Bir başka neden ise bir kadın olarak ilk defa gerçek anlamda kendi adına karar alabilmesi gösterilebilir. Çünkü, burjuva dünyasına ait de olsa, o dönemde kadın bir erkeğe bağlı olmadan hayatını sürdüremez durumdaydı. Bu ilişkiye başlamak için kimseye fikrini sormasına gerek yoktu kadının ve o da kendi adına bir şey yapabilmenin hazzını almak için bu ilişkiyi bir fırsat olarak görüyor. Çünkü bu ilişkide aldığı her karar, kendi özel iradesine ait. Ancak zamanı geldiğinde de rahatı için aşığını bırakmaya hazır.
Aşığının ona hissettirdiği gençliği seviyor ama sonuçlarına katlanmaktan korkuyor. Ve bir gün aşığının evinden çıkarken Eduard'ın sevgilisiyle karşılaşıyor. Kadın ona şantaj yapmaya başlayıp parasını alıyor. Irene, kocasının bu ilişkiyi öğrenmesinden o kadar çok korkuyor ki kadın ne derse yapıyor. Çünkü kocasının böyle bir durumda ne tepki vereceğini bilemiyor. Böylece 8 yıllık kocasını da aslında hiç tanımadığını fark ediyor. Hatta 8 yıldır en yakını olan çekirdek ailesinin onun sürekli dışarıda olmasından dolayı ev içinde, özel alanlarında, ona yer bırakmadığını fark ediyor.
Korkunun da ceza olduğunu savunuyor Zweig bu kitabıyla. İnsan belirsizlik halindeyken sürekli ihtimalleri düşünerek yaşar. Bu belirsizlik bittiğinde korku da biter. Kötüyse kötüdür; acısı çekilir, yaşanır ve bir şekilde atlatılır. Ancak korku, belirsizlikten beslenir. İnsan bilemediği şeyden korkar.
Bir insanın hissedebileceği en kötü duygu korkudur bence. Çünkü başına neler geleceğini bilemediğin bir durumdasındır. Kitapta bu durum oldukça iyi anlatılmış. İnsan psikolojisini ne kadar iyi bildiğini bir kere daha göstermiş Zweig.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder