25.06.2019

OKUMADIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER ~ DUBRAVKA UGRESİÇ

 " Kişisel olarak ben ne bir göçmen ne mülteci ne de sığınacak yer arayan biriyim. Bir noktada, ülkesi artık kendisine ait olmadığından daha fazla orada yaşamamaya karar vermiş biriyim. "

 Kitap Fiyatı: ₺ 6,30 [ 29/04/2016 ] 

 Dubravka Ugrešić, aslen Doğu Avrupalı bir yazar. Yugoslavya'da doğup bir anda Hırvat olmuş bir insan. 1991'de çıkan iç savaşta savaş ve milliyetçi karşıtı olması nedeniyle birden vatan haini ilan edilip yaşamı zorlaştırılmış. 1993 yılında duruma daha fazla katlanamayıp Hollanda'ya taşınmış, tek başına. Kitabında da bu durumun onu nasıl etkilediğini okuyucusuna anlatıyor. Resmi olmasa da ülkesinden sürgün edildiğini söylüyor ve sürgünü iyi ve kötü yanlarıyla değerlendiriyor.
 Sürgünde yalnız kadın bir yazar olmanın ona getirdiklerini ve götürdüklerini anlatıyor. Sürgünün aslında bambaşka bir yaşama ulaşma ve alışılmış normlardan uzaklaştırarak bir özgürleşme alanı tanıdığından bahsediyor. Sürgün, insanın tamamen kendisiyle kalmasına vesile oluyor. Günümüzde ise bir insan için cehennem tam olarak budur: Tamamen kendinle başbaşa kalmak.

 " Kitabevleri de vitrinleri ışıklandırılmış süpermarketlere benziyor artık. Ürünleri kaliteliymiş gibi görünüyor ama lezzetleri hayal kırıklığına uğratıyor. "


 Edebiyat günümüz koşullarıyla sadece soyut ve kültürel bir değer değil, edebiyat artık bir piyasa haline dönüşmüş durumda. Ve piyasanın amacı da para kazanmaktır. Bu amaçla edebiyat adı altında metinler üretilmeye başlandı artık. Bu metinler de çoksatarlar örnek alınarak yazıldığı için de piyasada tektipleşme başladı. Artık yeni çıkan kitaplar birbirlerinin neredeyse aynısı, aynı şeyin laciverti, sarısı, beyazı, moru vs.
 Müzik piyasası gibi. Serdar Ortaç'ın dediği gibi 8 nota olduğu için değil, o tarz müzikler çok sattığı/dinlendiği için hep aynı tarz müzik çıkıyor piyasaya. Şimdilerde üçüncü yenici akımı denilen bir şey çıktı. En başında sadece kendi zevkleri için müzik yapan bu sanatçıların tarzı şimdilerde kopyalanmaya başlandı bile. Bu açıdan edebiyat da müzikle aynı kaderi paylaşıyor.

 " Yazar olmuş biri olarak bir gün futbolcu olabileceğimi düşünmüyorum; ama her futbolcu kolaylıkla benim alanıma, edebiyata adım atabilir. " 


 Piyasa dediğimiz şey para kazandırdığı sürece kapılarını herkese açar. O yüzden bir yayınevi internet fenomeninin kitabını basıp Gorki'nin kitabını basmayabilir. Çünkü o internet fenomeni ona daha fazla para kazandıracaktır. Bu da yazarın kitapta yüksek kültür olarak bahsettiği şeyi aşındırır.
 Günümüzde kitaplarda önemli olan gerçekliği anlatmasıdır. Yani sıradan bir insan nasıl olur da dünyanın en büyük şirketini kurar vs gibi kitaplar. Peki ama bu kitaplar gerçekliğin ne kadarını yansıtıyor? Ayrıca insanları kitap yazmaya iten bir başka şey de vaat ettiği sonsuzluktur.

 Günümüz piyasası, edebiyat piyasası özelinden yola çıkılarak eleştirilmiş. Televizyon Öldüren eğlence ile paralel bir seyirde olduğunu söyleyebilirim. Zaten kitabın referans alındığı küçük bir bölüm de var. (Televizyon Öldüren Eğlence yorumu için tıklayınız.) Bunun dışında pek çok şeyden bahsediyor. İnsanın kendisinden memnun olmadığını ve sürekli kendisiyle oynadığından, kültürün öngörülemez dönüşümünden, Doğu Avrupalı bir yazar olmaktan ve gittiği ülkede kendi ülkesini herkesten çok savunmak zorunda olmasından. Dünyanın nereye gittiğini daha iyi anlamak için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder