"Aşağıda balkonun altında serenat çalıyor, kara keşişse kulağına bir dahi olduğunu ve sadece zayıf insan bedeninin artık dengesini yitirdiği ve deha için kabuk görevini daha fazla yerine getiremediği için ölmekte olduğunu fısıldıyordu."
Rusya'dayız. Çehov'un gördüğü bir rüya üzerine 1894 yılında yazdığı bir öykü. Felsefe doktoru olan Andrey Vasiliç Kovrin hava değişimi için tüm Rusya'nın tanıdığı bir bitki yetiştiricisi olan Pesotski ve kızı Tanya'nın evine gidiyor. Kara Keşiş de sadece Kovrin'in bildiği ve nasıl öğrendiğini bile unuttuğu bir efsane. Peki Kara Keşiş aslında kim?
"Bizim işte asıl düşman ne tavşan, ne mayıs böceği, ne de don, asıl düşman "başkası"dır."
Pesotski'nin adı Yegor Semyonıç (malum Ruslar'da takma ad gerçek adlarından bambaşka oluyor). Bir atın elma ağacına bağlanması ile küçük bir kriz çıkıyor çünkü Semyonıç'a göre bu ağacı incitiyor. Yani Kovrin'in geldiği evin sahibi işine çok değer veren ve hatta vefatından sonra bahçesine olacaklardan endişelenen biri. Pesotski'nin misafiri Kovrin de sürekli çalışıyor. Çalışmadığı zamanlarda çalışacağı zamanların hayalini kuruyor ve hiç uyumuyor. Gündüzleri yarım saat uyursa bütün gece gözüne uyku girmiyor. Bir biliminsanı ünvanı ile anılan Kovrin, evin kızı Tanya'nın da hayranlığını kazanır. Daha sonra Tanya ile evlenen Kovrin'in gerçek problemi de karısı tarafından keşfedilir ve Kara Keşiş'in gerçeği ortaya çıkar.
"Biliminsanları şimdilerde dehanın delilikle akraba olduğunu söylüyor. Dostum, sadece sürüden ayrılmayan sıradan insanlar sağlıklı ve normaldir."
Çehov'un öyküleri ince olmasına rağmen derin anlamlarla yüklü olur. Gördüğü bir rüyadan yola çıkarak yazdığı bu öyküde delilik ve dahilik arasındaki sınırda delilik tarafına atladığında mutlu bir karakteri ele alıyor: Andrey Vasiliç Kovrin. Dehası sanrılarının etrafında dolanıyor Kovrin'in. En büyük korkusu sıradan olmak. Belki de günümüz insanları ile Vasiliç'in en benzer yanı bu: Sıradan olma korkusu. Ancak Kovrin bunun uç örneği olduğu için onun narsist olduğunu söyleyebilirim sanırım. Mental sağlığın ön planda olduğu bir öykü. Oysa ülkemizde mental sağlığın önem kazanması için dizilerin yapılması gerekti...
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤