22.04.2024

ICKABOG ~ J. K. ROWLING

 J. K. Rowling'in Harry Potter kitaplarını yazarken boş kaldıkça yazdığı bir hikaye Ickabog. Covid 19'un hayatımıza girmesiyle internette ücretsiz bir şekilde yayınlamaya karar veriyor ve işte bugün bende kitabıyla karşınızdayım. Bir Harry Potter tabiki değil ama yine de okuması çok keyifliydi.

"Kornukopya'nın geri kalanının gözünde, Bataklık Diyarı'ndan çıkan kayda değer tek şey Ickabog efsanesiydi."

Kornukopya ülkesi kral Korkusuz Fred tarafından yönetiliyor. Kralın yakın arkadaşları Lord Tükrer ve Lord Salyan kralın evlenmesini istemiyor çünkü kraliçe eğlencelerini bozar diye korkuyorlar. Bu ikili hem yalaka hem de kraldan daha akıllılar. Nesillerce sarışısın krallar tarafından yönetilen Kornukopya'nın bütün şehirleri çok güzel ve refah içinde, Bataklık Diyarı hariç.

"Yine de tek istediğiniz annenizle babanızın geri gelip size sarılmasıysa, sadece içinizde yaşayan bir anne babaya sahip olmak hiç kolay değildir."

Bert Pürneşe'nin babası binbaşı ve annesi kralın pasta şefi. Pürneşeler, Kırlangıçkuyruğu ailesi ile çok yakın dostlar. Bert'ün en yakın arkadaşı olan Daisy Kırlangıçkuyruğu'nun babası kralın marangozu iken annesi de baş terzisi. Daisy'nin annesi üç gün üç gece çalışıp kral için bir takım diktiği sırada yorgunluktan ölüyor. Daisy de annesinin kralın bencilliği, kibri ve umursamazlığı yüzünden annesini kaybettiğini söyleyince Bert ile arası bozuluyor. 

"Bir kere yalan söylemeye başladınız mı devam etmek zorunda kalıyordunuz ve bu da aynı su alan bir geminin kaptanı olmaya benziyordu, kendinizi batmaktan kurtarmak için gemideki delikleri sürekli tıkamanız gerekiyordu."

Dilek gününde saraya bir çoban geliyor ve Ickabog'un köpeğini yediği için cezalandırılmasını istiyor. Ickabog kelimesi, zafer yok veya bozguna uğramak anlamındaki Ichabod kelimesinden geliyor. Hikayemizde Ickabog çocukları ve koyunları yiyip bataklıkta yaşayan bir canavar. Kral da Daisy'nin sözlerinin aksini ispat etmek için bir hevesle Ickabog'u yakalamak için çobanın geldiği yere, Bataklık Diyarı'na gidiyor. Ve işte burada Ickabog'u ararken sis çöküyor ve Lord Salyan, Ickabog'u vuruyorum diye Bert'ün babası Binbaşı Pürneşe'yi vurup öldürüyor. Suçu da Ickabog'un üstüne atıyor.

"Bazen -nasıl bilmiyorum- birbirinden kilometrelerce ötede yaşayan insanların artık harekete geçme vaktinin geldiğini aynı zamanda fark ettiği olur. Belki de fikirler rüzgarda uçuşan polenler gibi yayılıyordur, kim bilir."

Binbaşı Pürneşe'nin ölümünden sonra ülkenin durumu gittikçe kötüleşiyor. Kral, en yakınlarının kendini kullandığını ve refah içindeki ülkesini sefalete sürüklediklerini göremiyor. Sinir bozucu bir şekilde hikaye boyunca hep kötüler kazanıyor havası var. Yapılan her şey cinayeti saklamak ve kralı kullanmak için. Aradan yıllar geçiyor ve bir noktada artık sadece ülkenin başkenti zengin bir şehir ki o da kralı ülkenin hala iyi bir durumda olduğuna inandırmak için. Kuzey Kore gibi bir yere dönüşüyor Kornukopya. 

"Sıradan halkın böyle bir şeyi fark edecek kadar akıllı olabileceği hiç aklına gelmemişti."

Daisy'nin yerinde olsam Bert gibi bencil bir çocuk ile arkadaş olmak istemezdim. Zamanında Daisy onu zorbalara karşı korumuş ama o sadece Daisy'ye diklenebiliyor. Yine de gerçek Ickabog ile tanışan Daisy, Bert ve diğer iki çocukla birlikte Kornukopya'yı yalanlardan kurtarmak için harekete geçiyor. 

Kitapta cinayet, çocuğa şiddet, 15 yaşında askere yazılan çocuk vs gibi şeyler olduğu için bir çocuk kitabı olarak göremiyorum her ne kadar kitabın vermek istediği mesaj gerçek canavarların insanlar olması olsa da. Yozlaşma ile bir ülkenin refahtan sefalete nasıl gidileceğinin altını çiziyor. Kısacası yetişkinler için gayet iyi bir kitap ama pek çocuk dostu olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu arada çizimleri de çok güzeldi.


 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder