"Ama izin verin size başka bir şey söyleyeyim, bu ülkenin en büyük avantajı şu: Burada kimseyi dinlemek zorunda değilsin; yapman gereken tek şey konuşmak. İnsanlar konuşuyor, konuşuyor ve konuşuyor, ama kimse dinlemiyor. Bu bana kendimi birazcık evimde hissettiriyor çünkü İspanya'da da bunun aynısı oluyor."
Başta Berkowickz'in bir stalker olduğunu düşündürüyor yazar okuyucuya. Çünkü kim bir insanın 3 yıl boyunca çıkardığı tek makalenin başlığını ezberler ki? Berkowickz. Üniversiteye gelir gelmez Mario'nun sınıflarını elinden alıyor. Hatta Mario'nun tez danışmanlığını yaptığı öğrencisi ve aynı zamanda ilişkisi olan Ginger bile Berkowickz'in okula gelişi konusunda heyecanlı. Hatta o kadar ki tez danışmanını Berkowickz olarak değiştirmek istiyor. O yüzden de Mario'nun Berkowickz nefretine hak verip duruyoruz. Rutinleri seven Mario'nun, Berkowickz yüzünden neredeyse bütün hayatını değiştirmek zorunda kalıyor.
"Bu sanki bir mahkûmiyet: Daima sahip olmadığını sevmek ve sahip olduğunu asla sevmemek."
Sanki bir rüyanın içine düşmüş gibi hissettiriyor kitap. 95 sayfada okuyucuyu değişik bir yere taşıyan kısa bir kitap. İstanbul - Ankara treninde okumuştum. Psikolojik yönü daha baskın olan güzel bir metin. Merak öğesinin güzel kullanıp okuyucuya sürekli şimdi ne olacak, diye sorduruyor. Kısacası sürükleyici ve etkileyici bir kitap ama sonu daha iyi bitebilirdi. Başka Javier Cercas kitapları da okumak isterim açıkçası.
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder