" Vatan onun için artık daha çok bir hapishane, bir mecburiyetti. Yabancı diyar ise dünyadaki vatanı, Avrupa insanlık demekti. "
Kitap Fiyatı: ₺ 3,71 [ 27/05/2018 ] - Kitapyurdu
Stefan Zweig, savaş karşıtı olduğu bilinen bir yazar. 1. Dünya Savaşı sırasında da bunu bütün dünyaya haykırmak istercesine yazmış metinlerini. Savaşın ne kadar yıpratıcı ve deli saçması olduğunu göstermek için. Çünkü ona göre savaş dünyanın delirmesinden başka bir şey değildi.
Mecburiyet, savaşa katılmak istemeyen ama vatanının onu mecbur bıraktığı hissine kapılan bir adamı, Ferdinand'ı anlatıyor.
Ferdinand savaşan ülkesinden kaçıp karısıyla birlikte İsviçre'ye gelmiş. Kendini kaçak gibi hissediyor. Çok sevdiği karısı onunla birlikte olsa bile kendini yalnız hissediyor. Çünkü vatanının ona yüklediği sorumluluktan kaçıyor. Bu kaçış onu yalnızlığa itiyor. Çünkü vatanın karısından böyle bir beklentisi yokken Ferdinand yüklenmek istemediği bu sorumluluğun altında eziliyor. Devlet bile bir insanı cinayet işlemeye zorlayamaz, buna hakkı yok; diyen karısının karşısında sessizliğini bozamıyor.
Almanya'da savaş sonrası yaşanan sefalet, hakların askıya alınması Ferdinand için büyük bir yıkım oluyor ve bu nedenle karısıyla İsviçre'ye geliyor. Ancak burada da tam anlamıyla huzur bulamıyor. Çünkü devletin peşini bırakmayacağını ve askere çağırılacağını içten içe biliyor.
Bir gün eline ulaşan kahverengi zarflı mektup ile korkulu rüyası gerçekleşiyor. Devlet ondan özgürlüğünü, karısını, yaptığı resimleri, köpeğini yani hayatını arkasında bırakıp savaşa katılmasını istiyor. Bu noktada Ferdinand'ın aklının ipleri çözülmeye başlıyor. Kendi kendini kontrol edemez hale geldiğinde karısı ipleri eline almaya çalışıyor.
Kitap, Zweig'in başarılı psikolojik çözümlemeleri ile dolu. Yazarın gerçek hayattan edindiği tecrübeleri ve duygu durumlarını fazlaca kullandığına inandığım bir kitap. Devletin gücünün bir insanı ne kadar etkisi altına alabileceğini gösteriyor bizlere. Bu görünmeyen gücün bir insana neler yaptırabileceğini anlatıyor. Belki de bu kitabı okuması gereken en büyük kitle ülke sınırlarını çizerken kime sordular, diyen kitledir. Çünkü, bence hepsi kendini biraz Ferdinand gibi hissediyor olabilir.
" İnsanlığın ötesinde bir vatanım yok benim. "
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder