4.03.2024

AMERİKAN EV ARKADAŞI DENEYİ ~ ELENA ARMAS

 "Kim olduğunu tabii ki biliyordum. Ne kadar iyi bildiğimi duysa şaşardı."

İspanyol Aşk Aldatmacası serisinin ikinci ve son kitabı Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi. 

1) İspanyol Aşk Aldatmacası (Yorum için tıklayınız.)
2) Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi

"Çünkü ben Rosie'ydim. Kontrolümü kaybetmemek benim işimdi."

 Rosalyn Graham ilk kitaptan da tanıdığımız bir isim. Kendisi Catalina'nın en yakın arkadaşı. Yani yine New York'tayız. Sevgili Rosie'nin evinin -kelimenin tam anlamıyla- başına yıkılmasıyla başlıyor maceramız. Üst kat komşusu Bay Brown'ın robdöşambrının altına hiçbir şey giymediğini evinin tavanı çöktüğünde öğrenen karakterimiz Rosie, tabii ki Catalina Peru'da balayında olduğu için onun boş olan tek odalı stüdyo dairesine gidiyor. Ancak banyo kapısında kilit olmayan bu dairenin kapısı da gece yarısı birisi tarafından zorlanmaktadır!

"Peki, 'Keke şeker yerine tuz attım,' türü bir hata mı yoksa, 'Hayatım, fare zehrini yanlışlıkla yemeğe karıştırmış olabilirim, yerinde olsam çiğnemeyi keserdim,' türü bir hata mı?"

Catalina'nın kuzeni Lucas Martin kapıyı zorlarken Rosie garip bir şekilde polisi aramıyor. Lucas, kuzeninin geçen seneki düğününe gidemediği için Rosie ile tanışamamış ama Rosie, Lucas'ı tanıyor hem de oldukça iyi tanıyor. Çünkü Lucas'ı internetin el verdiği kadarıyla stalklamış; Lucas'ın şampiyonalara ve turnuvalara katılan bir sörfçü olması da ekmeğine yağ sürmüş. Rosie 1 yıldır da onunla tanışmayı hayal ediyormuş. Bunun normal bir şey olduğunu düşünmüyorum ama Rosie takıntılı bir sosyopat çıkmadığı için mutluyum.

"Sana çiçek alanı değil, senin için koca bir bahçe ekecek erkeği seç, Bezelye."

Tek odalı bir daire olduğu için Rosie eşyalarını toplayıp gitmeye çalışıyor ama centilmen erkeğimiz buna izin vermiyor ve ağır sırt çantasını alıp gidiyor. Gitmeden önce de bir sonraki akşam yine geleceğini ve o zaman anlaşabileceklerini söylüyor. Oysa evin sahibi Catalina, Rosie'nin orada olduğunu bile bilmiyor çünkü kızımız yeni evli çifte ulaşamamış. Üstelik Catalina, en yakın arkadaşı Rosie'nin kuzenine olan platonik aşkını da bilmiyor.

"Nehre fırlatılan plastik bir şişe gibi oradan oraya savruluyordum. Bir amacım ya da varlığımı sürdürmek için bir nedenim yoktu."

Rosie'nin erkek kardeşi ve babasından oluşan küçük bir ailesi var. Annesi, Rosie 10 yaşında iken erkek kardeşi de 10 aylıkken evi terk etmiş gitmiş. Kızımız da aslında bir mühendis ancak işten ayrılmış ve bunu erkek kardeşi ile babasından aylardır saklıyor. İşi bırakma sebebi ise... Rosie mahlas kullanarak bir aşk romanı yazmış ve kitabı çok tutunca yayınevi ikinci kitabı da yazmasını istemiş. Rosie de kitabını yazmak için işi bırakmış ancak küçük bir problem var: Kitap teslimine 8 hafta kalmış ancak henüz tek kelime bile yazmamış. 

" "Rosie." İsmimi söyleyişinde öyle bir şefkat vardı ki geri almasını istedim. O tınıyı hiç duymamış olmayı istedim. "

Lucas'ın da herkesten sakladığı bir sırrı ve New York'ta geçirmek üzere ayarladığı 6 haftası var. Rosie kitap teslimine 8 hafta kalmışken hem kalacak yer aramakla uğraşmak istemiyor hem de Lucas ile vakit geçirmek istiyor; Lucas da yalnız kalmak istemiyor hem de Rosie'nin zor duruma düşmesini istemiyor. Böylece Lucas, Rosie'ye ev arkadaşlığı teklif edince kızımız da kabul ediyor. Bir önceki kitabı okuyanlar bahsi geçen evin bir stüdyo daire olduğunu bilir; yani tek bir odadan oluşan bir daire.

"Aslında onunla aynı durumdaydık; ikimiz de gelecekten korkuyorduk. Bir farkla. Rosie'nin ayaklarının  altına serilmiş koskoca bir dünya vardı ve benimki de tam anlamıyla ayaklarımın altından çekilip alınmıştı."

Catalina, Rosie'ye yazar tıkanıklığından kurtulması için birileriyle görüşmesini öneriyor. Lucas da bu telefon konuşmasını dinleyip Rosie'nin de erkek seçmede ne kadar başarısız olduğunu öğrendikten sonra kendisini öneriyor. Böylece "deneysel" partnerliğe başlıyorlar. Her ikisi de hayatlarının zor bir döneminden geçen "çiftimiz", toplam 4 randevuya çıkmak üzere anlaşıyorlar.

 "Önemli değil," dedi sakince. Neden? diye sormak istedim. Benim için bu kadar önemliyken onun için nasıl olmazdı?

Catalina'nın Rosie ile olan ilişkisini korumak için onu Lucas'tan uzaklaştırmaya çalışmasına sinir oldum. Çok bencilce idi. Rosie ve Lucas ise biraz ergen gibilerdi açıkçası; hislerinden bahsederken fiziksel temasa gereksiz fazla vurgu yapılmış ama o kadar temas da yok aslında. Buram buram Yeşilçam kokan bir 'onu hak etmiyorum' muhabbeti var. Madem öyle, onu kaybetmemek için elinden gelenin fazlasını yap. Yine de arkadaştan aşka temalı, draması olmayan tatlı mı tatlı bir romantik komedi kitabı Amerikan Ev Arkadaşı. Günlük hayatın zorluklarından uzaklaşmak için okumaya uygun.

 

  Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Devamını Oku »

20.02.2024

İSPANYOL AŞK ALDATMACASI ~ ELENA ARMAS

 "Birinin beni içine düştüğüm bu delilikten çekip çıkarması ve en yakın akıl hastanesine yatırması gerekiyordu."

 Selam! Bugün iki kitaplık bir seri ile karşınızdayım:
1) İspanyol Aşk Aldatmacası
2) Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi

 New York'tayız. Bir mühendislik danışma firmasında Aaron Blackford ve Catalina Martin ile maceralara dalmak üzereyiz. Bu tatlı maceramızın vesilesi Catalina'nın ablasının 1 ay sonraki düğünü. Bu düğünde damadın sağdıcı, Catalina'nın İspanya'yı terk etmesinin sebebi olan eski sevgilisi Daniel çünkü kendisi damadın abisi. Üstelik yeni nişanlanmış! Zavallı Catalina ise ondan sonra hayatına kimseye almamış.😣

"Geri kalan her şeyin bir vızıltıdan ibaretmiş gibi gelmesine neden olacak kadar çılgınca âşık olacak mıydım?"

 Catalina da n'apsın? En yakın arkadaşı Rosie'ye dert yanıyor ve bu sırada Aaron da onları duyuyor. Oysa Aaron ile Catalina iki düşman diyebiliriz (#düşmandanaşka 😍). Neyse Aaron aramız soğuk falan demiyor ve Catalina'ya kavalyesi olmayı teklif ediyor. Okuyucu olarak başta bir şey diyorsunuz "What the hell???". Ama kitabın ilerleyen sayfalarında anlıyoruz Aaron'ı.

"Herkes bana daha farklı bakmaya başlamıştı. Değişmişim ya da bana bakışlarında bir şeyler değişmiş gibi. Sanki artık kırık dökük bir şeymişim gibi."

 Catalina çok istemeyerek de olsa annesine ve dolayısıyla bütün ailesine düğüne -olmayan- erkek arkadaşı ile geleceğini söylediği için Aaron'ın teklifini eninde sonunda kabul ediyor (#fakedating 😍). Catalina'nın Clark Kent'in çatık kaşlısı olduğunu düşündüğü Aaron'ın ona karşılıksız yardım etmeyeceğinden emin ki bir nevi haklı da çıkıyor. Çünkü Aaron da Catalina'dan bir sosyal yardım etkinliğinde ona eşlik etmesini ve KENDİSİNİ (evet, Aaron'ın kendisini) bir açık arttırmada satın almasını istiyor. Nasıl yaniiiiğğ? Şöyle ki, her yıl hayvanlar için bağış toplanan bir etkinlik var. Bu etkinlikte insanlar sahneye çıkıyor açık arttırma ile "bağışseverler" date satın alıyor. 

"Duygularımızı kontrol altına alıp ehlileştiremiyorduk."

 Neyse... Aaron ve Catalina kısa sürede güzel bir dinamik yakalıyor. Catalina (ve biz okurlar Catalina'nın ağzından okuduğumuz için) Aaron'ın ne kadar güvenilir, ayakları yere basan bir insan olduğunu görüyoruz. Ve bir de Aaron, Catalina ile aynı işi yapsa da aileden zengin bir beyefendi. Bu arada iş demişken özellikle erkek ağırlıklı bir sektörde kadın olmak çok güzel yansıtılmış bence ama ben ekstra şey de beklerdim bir süre sonra Aaron ve Catalina arasında maaş farkları olduğunun ortaya çıkmasını ama olmadı. (Maalesef bu gerçek bir problem.)

"Bu ânı geri alabilir miyiz lütfen, sevgili evren? Lütfen."

Bir süre sonra fark ediyorsunuz ki Aaron, Catalina hakkında bilmesi gerekenden daha çok şey biliyor. Eh, bir romantik komedi kitabında psikopat eğilimleri olan bir karakter beklemediğiniz için diyorsunuz ki o zaman Aaron kızımızı uzaktan uzaktan hep izlemiş, dinlemiş. Aaron ile ilgili tatlı detayları maalesef kitabın çok ilerilerinde öğreniyoruz. 

 "Asla mutsuz olmamıştım, en azından tam olarak mutlu da olmadığımı fark edene kadar."

 En büyük şikayetim kitap boyunca Daniel'ın nişanlısını görmedik. Yani bu bir film projesi değil, ekstra bir karakter yazmak iki-üç satır bir şey söyletmek ekstra bir maliyet oluşturmazdı; benim gibi dramasever okuyucuları beslerdi. 😅 Onun dışında ilk defa bir kitap çıkaran yazar için oldukça tatlı, minnoş, tatmin edici bir kitap. Ben sevdim. Bayılmadım ama sevdim. Bir de ufak bir spoilerlı problem var: Kitabın sonunda Aaron ve Catalina'nın bu sahte sevgililik olayına aileye anlattığı bir cümleyle geçiştirilmiş. Bu hiç hoş değildi bence. Yani Daniel'ın kardeşi ile kız kardeşi evli olduğu için Daniel da öğrenmiştir ve hani kızın amacı da zaten ailesine zavallı görünmemekti. Sonuç? Rezil olmuş ve bu bir cümle ile geçiştirilmiş.

"Aaron gözlerimin içine, çok derinlerdeki bir yere baktı. Benim bile erişemediğim bir yere."

Bu arada Aaron'ın arkadaşı TJ için kitap gelir mi acaba, diye de düşündüm bunu yazara yorum olarak yazdım eğer cevap alabilirsem instagram hesabımda görürsünüz zaten. Son olarak yanlışlıkla ikinci kitaptan başlamış birisi olarak da şunu söyleyebilirim ki bu kitap ikinci kitaptan daha güzeldi. 🙈

    Kitap Fiyatı: ₺ 60,00 [ 12/05/2023 ]  - Kidega   


 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Devamını Oku »

14.01.2024

KİRACI ~ JAVIER CERCAS

 Mario Rota, rutinleri seven bir akademisyen. Bir pazar sabahı koşu yaparken ayak bileğini burkuyor ve eve döndüğünde kapıda ev sahibi Bayan Workman ve Daniel Berkowickz ile karşılaşıyor. Mario, Berkowickz'in yeni taşınan karşı komşusu olduğunu ve hatta üniversitede de birlikte çalışacaklarını öğreniyor. 

"Ama izin verin size başka bir şey söyleyeyim, bu ülkenin en büyük avantajı şu: Burada kimseyi dinlemek zorunda değilsin; yapman gereken tek şey konuşmak. İnsanlar konuşuyor, konuşuyor ve konuşuyor, ama kimse dinlemiyor. Bu bana kendimi birazcık evimde hissettiriyor çünkü İspanya'da da bunun aynısı oluyor."

Başta Berkowickz'in bir stalker olduğunu düşündürüyor yazar okuyucuya. Çünkü kim bir insanın 3 yıl boyunca çıkardığı tek makalenin başlığını ezberler ki? Berkowickz. Üniversiteye gelir gelmez Mario'nun sınıflarını elinden alıyor. Hatta Mario'nun tez danışmanlığını yaptığı öğrencisi ve aynı zamanda ilişkisi olan Ginger bile Berkowickz'in okula gelişi konusunda heyecanlı. Hatta o kadar ki tez danışmanını Berkowickz olarak değiştirmek istiyor. O yüzden de Mario'nun Berkowickz nefretine hak verip duruyoruz. Rutinleri seven Mario'nun, Berkowickz yüzünden neredeyse bütün hayatını değiştirmek zorunda kalıyor.

"Bu sanki bir mahkûmiyet: Daima sahip olmadığını sevmek ve sahip olduğunu asla sevmemek."

Sanki bir rüyanın içine düşmüş gibi hissettiriyor kitap. 95 sayfada okuyucuyu değişik bir yere taşıyan kısa bir kitap. İstanbul - Ankara treninde okumuştum. Psikolojik yönü daha baskın olan güzel bir metin. Merak öğesinin güzel kullanıp okuyucuya sürekli şimdi ne olacak, diye sorduruyor. Kısacası sürükleyici ve etkileyici bir kitap ama sonu daha iyi bitebilirdi. Başka Javier Cercas kitapları da okumak isterim açıkçası.


 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Devamını Oku »

7.01.2024

ZAMAN MAKİNESİ ~ H. G. WELLS

"Mevcut andan devamlı kaçmaktayız."

2024'ün ilk kitabı Herbert George Wells'ten oldu. Kendisine son Delfi kahini diyerek dalga geçen Wells, sert bilimkurgu metinleri yazıyor. Delfi de Antik Yunan'da dünyanın ve evrenin merkezi olarak görülen bir kasaba ve burada bir kahin tapınağı bulunmakta. Delfi kahinleri hem geleceğin habercileri hem de zamanlarının en önemli danışmanlarıydı. 

"İnsan hayatı," der Wells, "evrenin akışı içindeki bir girdap gibi, yanıltıcı bir şekilde sakindir; bilimse insanın karanlığa yaktığı bir kibrittir ve kibritin ateşi, karanlığın sandığımızdan daha da karanlık olduğunu gösterir."

Wells, Zaman Makinesi'ni en az altı kere baştan yazmış. Darwinci görüşten hareketle ortaya çıkmış bir hikaye. Kitabın önsözünü yazan Patrick Parrinder "Ütopyaya yönelik bir saldırıdır Zaman Makinesi," diyor. 1895 yılında yazılan hikayenin başkarakteri olan Zaman yolcusunun 19. yüzyıl bilim insanlarının, mucitlerinin ve kâşiflerinin de bir temsilcisi olduğunu ekler. 

 "... uzun süre hareketsiz kalamayacak kadar Batılıyım ben. Bir problemin üzerinde yıllarca çalışabilirim, ancak yirmi dört saat boyunca hiçbir şey yapmadan beklemek... o ayrı mesele..."

Hikayemizin karakterleri şöyle isimlendirilmiş: Doktor, Psikolog, Suskun Adam, Editör vs. Her perşembe Zaman Yolcusu'nun evinde toplanıyorlar. Zaman yolcusu misafirlerine bir zaman makinesi icat ettiğinden bahsediyor ve onlara bir prototip gösteriyor. Karakterler ona pek inanmıyor görünüyor açıkçası.

"Zaman makinelerinin ilki bugün saat onda kariyerine başladı. Onu son bir kez kurcaladım, tüm vidalarını tekrar sıktım, kuvars kristali rodaya bir parmak daha yağ koydum ve koltuğa yerleştim. O anda az sonra yaşayacaklarım için hissettiğim merakın az çok aynını, kafatasına silahı dayamış, intihara niyetli biri hissedebilir ancak."

Zaman Yolcusu kendi başına makineyi kullanmaya karar veriyor. Ertesi hafta perşembe günü ekip yine toplanır ama Zaman Yolcusu ortalıkta yoktur; geldiğinde de üstü başı mahvolmuştur. Normal bir yerden değil Zaman Makinesi ile olan seyahatinden dönmüştür çünkü. Kitabın geri kalanında bu seyahati sırasında başına gelenler anlatılır. 

"Ya zulüm ortak bir tutku olmuşsa? Ya bu arada ırk gelişip insanlığını kaybetmiş ve insanlık dışı, merhametsiz ve karşı konulamaz derecede güçlü bir yaratık haline gelmişse? Ben eski dünyanın bir vahşi hayvanı gibi algılanabilirdim, hem de halk tarafından en korkuncu, en iğrenci diye bilineni; vakit kaybetmeden katledilecek mundar bir mahluk olarak."

802.701 yılına gitmiş olan Zaman Yolcusu ilerlemiş bir toplumla karşılaşmaz. Bu dönemde yaşlı ve sakat yoktur; teknoloji, üretim ve ticaretin de görünürde olmadığı gibi. Adaptasyon nedeniyle fiziksel bir değişim de geçirmiş olan insan ırkı ikiye ayrılarak sınıfsal bir ayrım ortaya çıkmış (her dönemde insan bir şekilde ayrım yapmanın yolunu buluyor maalesef ki) ve bir şekilde bir sınıf ötekinden üstün hale gelmiş. Bence buralar aslında aynı zamanda Wells'in insanlık eleştirisi yaptığı kısımlar da bir yandan. İnsanın değişmeyen huylarının, vazgeçemeyeceği şeylerinin olduğunu anlatmaya çalışıyor, sınıfsal ayrım gibi. Alt sınıfın nefret ettiği üst sınıfın ihtiyaçlarını hala görüyor olması gibi.

"Güç, ihtiyacın ürünüdür; güvenlik güçsüzlüğü artırır. Yaşam koşullarını düzeltme işi -yaşamı gittikçe daha da güvenli yapan gerçek uygarlaştırma süreci- istikrarlı bir şekilde zirveye ulaşmıştı. Birleşmiş insanlığın doğa üzerinde kazandığı bir zafer, ötekini izlemişti. Şu an hayalden öte gitmeyen şeyler, ele alınarak üzerinde düşünülen ve ilerletilen projelerdi artık. Ve hasadı gördüklerimdi!"

Biz insanlığın hep ileriye gittiğini düşünüyoruz. Wells, bu kitabında okuyucuyu 'Peki ya işler ters giderse n'olur? Ya gerçekten ilerlemiyorsak? Ya ileride bütün teknolojiyi kaybedersek?' sorularını düşünmeye itiyor. Her gün ölümlü olduğunu görmezden gelir gibi yaşayan insan, bir gün sahip olduğu tüm imkanları kaybedip yontma taş devrine geri dönebileceği ihtimalini de düşünmeyi ihmal eder. Wells, bu ihtimali görmezden gelmeyen istisnalardan birisidir.

"Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur. Yalnızca çok çeşitli ihtiyaçları ve tehlikeleri karşılamak zorunda olan hayvanlar zekâdan payını alırlar."

Açıkçası kitabı öyle çok eğlenerek okudum diyemem ama okudukça ilgimi daha çok çekti, diyebilirim. Bilim kurgu ve distopya severlerin türünün ilk örneklerinden biri olarak okuyabileceği bir kitap. Üstelik defalarca da filmi çekilmiş. 1950'de BBC tarafından televizyona uyarlanan kitap, 1960 yılında ilk kez sinemaya uyarlanmış. 2002 yılında ise H. G. Wells'in torunu Simon Wells, yönetmenliğini yaparak bir kez daha sinemaya uyarlamış. Geleceğe Dönüş film serisinin de Wells'in Zaman Makinesi kitabından esinlendiğini söyleyen kaynaklar var.

 

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Devamını Oku »

25.08.2023

YARALI ŞÖVALYE ~ L. J. SHEN

All Saints Lisesi Serisi:

1) Serseri Prens (Yorum yazısı için tıklayınız.)
2) Yaralı Şövalye
3) Angry God 

"İki Knight Cole vardı.
Biri benimdi.
Diğeri herkesin."

    All Saints Lisesi serisi Sinners of Saints serisinin ikinci kitabı Yaralı Şövalye ile karşınızdayım. Hikayemiz Knight ve Luna'nın çocukluğuyla başlıyor. Luna annesi tarafından 2 yaşına basmadan terk edilmiş, babası ve üvey annesi tarafından büyütülmüş seçici dilsizlik ile yaşayan başkarakterimiz. Fotoğrafik hafızaya ve 155 IQ seviyesine sahip. Aynı zamanda ileri derecede sosyal anksiyetesi var ve terapi görüyor. Yani Luna kimseyle konuşmuyor ve birileriyle iletişime geçmekte inanılmaz zorlanıyor.

 "Aslında yanımda olmadığı sürece nerede olduğu önemli değildi."

 Knight Cole ise Luna'nın tam tersi; oldukça popüler ve Luna'ya çocukluğundan beri aşık olan başkarakterimiz. Knight da annesi tarafından Cole ailesine evlatlık verilmiş. Yani her ikisi de öz anneleri tarafından bırakılmış çocuklar. Onu evlat edinen annesi Rosie ise çok hasta ve ölüme çok yakın. Knight'ın zayıf noktası da zaten annesi. Ailedeki herkes Rosie'ye odaklandığı için geri kalan herkes birbirini ihmal ediyor.

"Ölebilirdin," diye haykırdı yüzüme doğru. Yaralı yumruğunu kalbine vurarak, "Beni bırakıp gidebilirdin," dedi.

    Farklı şekillerde de olsa dünyadan nefret eden iki kişi Luna ve Knight. Knight, Luna denizatlarını çok seviyor diye annesine imzalattığı izin kağıdı ile bir denizatı dövmesi bile yaptırıyor Luna için. Luna kendini ona layık bulmuyor. Düşünsenize okulun en popüler çocuğu ile okulda hiç arkadaşı olmayan insanlarla konuşmayan bir kız nasıl kendini ona layık görebilir? Oysa bence biri illa birine layık olmayacaksa Knight, Luna'ya layık olamaz. 😈

"Beni öldürüyorsun, Luna Rextroth."
"Seni öldürüyor muyum, Knight? Peki, hiç durup senin beni uzun zaman önce öldürmüş olabileceğini düşündün mü?"

 18 yaşından itibaren Luna'ya Ayışığı demeye başlıyor ve bunu ilerleyen bölümlerde sevgilisine Günışığı diye seslenmeye başladığında (bence) mahvediyor. Knight benim için çok eksilerde bir karakter. Evet, bazı bahaneleri var ama Luna'nın canını yakıp kendisine çifte standart uygulaması kabul edilemez. Üstelik Luna hiçbir zaman yanlış bir şey yapmıyor. Oysa Knight yüzlerce hata yapıyor. Knight, Luna'ya ona güvenmemesi için yüzlerce sebep verip sonra da ona güvenmediği için kızıyor.

"Dünyanın bozulmamış, korunaklı hayatımı lekelemesine izin vermem gerekiyordu."

    Luna bir fanusun içinde yaşıyor. Hiçbir zaman ailesinden, Knight'tan uzaklaşmamış ve Luna üniversiteye başlayacağında da Knight onun evden ayrılabileceğine ihtimal dahi vermiyor. O, Luna'yı cepte görüyor. Sonunda Luna en iyisinin üniversite için şehirden ayrılmak olduğuna karar verdiğinde Knight onu görmezden gelip kendine bir sevgili yapıyor ve Poppy yani "Günışığı" (😖) böyle hikayeye dahil oluyor. 

"Seni seviyorum Knight Cole. Her şeyden çok. Belki kendimden bile çok. Ama sana kalpten güvenmiyorum. Beni böyle incittiğinde kendimi küçük düşmüş ve kindar hissediyorum. O kadar kindar ki konu ben olunca kalbine sahip çıksan iyi olur. Aramızdaki bu şey her neyse artık, o bizi öldürmeden bizim onu öldürmemiz gerekiyor, anladın mı? Birlikte olamayız."

Poppy'ye gurur tanesi hiç düşmediği için başka birisine aşık olan Knight'ın sevgilisi olmaktan hiç gocunmuyor. Luna onların ilişkisini öğrenince HAKLI OLARAK diyor ki Knight'ı geride bırakmanın zamanı geldi çünkü Knight, ona layık olan mükemmel kızı buldu, diye düşünüyor. Ve sevgili Luna kalbini iyileştirmesi için üniversiteden Josh diye bir çocuğa gidiyor. Josh ve Luna meselesinde de Knight, Luna'ya YILLARCA yaşattıklarını görmezden gelip haklıymış gibi Luna'ya sinirleniyor. Luna'nın değişimi, bağımsızlığı Knight'ı korkutuyor ve korktukça kızın daha çok canını acıtmaya çalışıyor.

 "Aşkımızın nabzı her daim atıyordu. Bazen hafifçe. Bazen o kadar hızlı ki başka bir şey duyamıyordum."

 İlk kitaptan sonra ben her ne kadar yazar beni daha fazla ağlatamaz dediysem de bunu başardığını söylemek isterim.  Serseri Prens'ten daha dramatik ve sürprizlerle dolu ki bu da benim üçüncü kitabı daha da çok merak etmeme neden oluyor. L. J. Shen çıtayı öyle yükseltti ki Vaughn'ın hikayesini okumayı sabırsızlıkla bekliyorum. Umarım çevirisi çabuk gelir, gelmezse de artık ingilizcesini bulup okuyacağım.🙇🏻‍♀️

Not: Daria Followhill hala en sevdiğim karakter. 🌟
Not
²: Yazarın Dean ve Dixie'yi birbirine yapmasından hiç hoşlanmadım.

    Kitap Fiyatı: ₺ 57,50 [ 06/05/2023 ]  - KitapYurdu   

 

 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.❤ 

Devamını Oku »